İsrail, Humus’da T4 ve Palmira hava üslerini ve Hama’daki havaalanını vurdu. Bu saldırılar; Ankara‘nın Washington‘a Suriye‘deki askeri varlığının İsrail‘i tehdit etmek için tasarlanmadığı konusunda güvence verme çabalarına rağmen gerçekleşti. Esasında İsrail’in bu saldırısı; Türkiye’nin Suriye’de genişleyen askeri varlığının kabul edilmeyeceği yönünde sert bir mesajdı.
- Bu saldırı, Türkiye’ye yönelik çok sert bir mesaj olmasına rağmen hem Türkiye hem de HTŞ sessiz kaldı.
- HTŞ meşruiyet kazanmak ve ABD’nin desteğini alabilmek veya en azından düşmanlığını kazanmamak için 8 Aralık 2024’ten beri İsrail’in Suriye’nin askeri kapasitesini yerle bir etmesine sesini çıkarmıyor. Halbuki bu askeri kapasite; Esad’ı devirdiklerinden beri kendilerine yani yeni Suriye’ye ait.
- Türkiye’yi yöneten iktidar; ebedi cumhurbaşkanlığına ulaşmak ve bu maksatla sürdürdüğü operasyonlara karşı sessiz kalan ve hatta desteğini aldığı ABD yönetimini kızdırmamak tepki veremiyor.
- Esasında Suriye’yi altın tepsi içinde İsrail’e armağan eden; Türkiye’yi yöneten iktidar oldu. Bu yolda kaynaklarını tüketti, hala tüketiyor, başını belaya soktu ve hala sokmaya devam ediyor.
- Esad’ın devrilmesiyle birlikte İsrail, kendisine düşman olan son Arap ordusundan da kurtulmuş oldu.
- Ayrıca yeni durum İsrail’in Suriye içinde işgali genişletmesine ve yeni tampon bölgeler kurulmasına imkân verdi.
- Artık İsrail, Suriye’de kalıcıdır. İşgal ettiği ve tampon bölge ilan ettiği coğrafi alanları zaman içinde ilhak edecektir.
- İsrail; güneyde Dürzileri ve kuzeyde Kürtleri müttefik olarak görmektedir.
- İsrail, Suriye Merkezi Hükümetinin iç güvenlikten öteye güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmasını istememektedir.
- İsrail tehdit gördüğü anda Suriye’nin her yerini vurabilmek için karşısında güçlü bir hava savunmasının olmasını da istemiyor.
- İsrail; Esad’a karşı sürdürülen mücadelede HTŞ’ye ve öncülü El-Nusra’ya destek vermesine rağmen yeni Suriye’de HTŞ’ye güvenmiyor, Türkiye eliyle HTŞ’nin güç kazanmasını istemiyor, HTŞ’yi terörist olarak görüyor ve HTŞ’nin varlığını saldırılarının meşruiyeti olarak değerlendiriyor.
- İsrail, Rusya’nın üsler marifetiyle Suriye’de kalmasını kendi çıkarları açısından olumlu olarak değerlendiriyor.
- İsrail yeni Suriye’de Türkiye’yi İran’ın yerini alan ve her an düşman konuma evirilebilecek bir rakip olarak görüyor.
Sonuç olarak; Türkiye’nin Suriye’de askeri varlığını genişletmesi ve HTŞ ile çok sıkı fıkı görünmesi ülkemizin çıkarları ve güvenliğine bodoslamadan karşıttır. Ayrıca; İran’ın nükleer ve balistik füze kapasitesinin kısıtlanması ve bu maksatla denetlenmesi için masaya oturmaması durumunda, iki ay içinde İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik askeri müdahale yapacağı göz önünde alındığında, Suriye’de varlığımızın genişletilmesi Türkiye’yi bu savaşın içine çeker. Son bir aydır ABD’nin bölgeye kaydırdığı askeri kapasitesi, İran’a yönelik askeri müdahale olasılığını çok arttırmıştır. 7 Nisan 2025 tarihinde Netanyahu, Washington’da Trump ile Gazze, İran, Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetleri ve tarifeler konusunu masaya yatıracaktır.