Kıbrıs Türk’ünün dramı:Cümbezin Kızı | Hakan Paksoy Yazdı

Kıbrıs Türk’ünün dramı:Cümbezin Kızı | Hakan Paksoy Yazdı
Yayınlama: 11.12.2023 22:00
A+
A-

İki yıl önce ilahi çağrıya uyarak giden büyük romancı, dergici, fikir insanı, birçok yazarın ustası Emine Işınsu sevdalısı olduğu milletine üstün hizmetleri olan bir Türk’tü. Geçmiş zaman kullandığıma bakmayın, aslında eserleriyle yaşamaya devam ediyor. Sonsuz yolculuğa çıkmış olmakla birlikte, ismiyle de hâlâ Türk Milleti’ne hizmet ediyor. Nasıl diyeceksiniz değil mi? İzah edeyim.

Emine Işınsu, o günkü ismiyle, dış Türklerin ızdırabının romanlarını yazmıştı. Balkan Türklüğü, Türkmeneli (Kerkük) Türkleri onun romanlarıyla hayalleri süsledi. Ancak Kıbrıs Türklüğünü yazmamıştı. Ölümünden hemen sonra evdeşi İskender Öksüz hocam ve ailesi, onun adına bir roman yarışması açtı. Ve bu yarışmada Kıbrıs’ı anlatan Cümbezin Kızı isimli eser ödül aldı.

Cümbezin Kızı mı desem kızları mı desem bilemedim. Niçin böyle dediğimi romanı okuyunca anlayacaksınız. Evet, Cümbezin Kızı bir roman… Elinize aldığınızda ilk düşünceniz, “Allah Allah, bu kadar küçük bir kitap mı ödül aldı?” olacak. Ancak kapağı çevirdikten sonra küçük kitapta büyük bir dünya, tarih ve trajedi bulacaksınız.

Kitabı okuyunca Kıbrıs Türklerinin yaşadıklarını ancak kısmen bildiğimizi anlayacaksınız. Biz, Rumların baskı yaptığını, köyleribasıp Türkleri katlettiklerini biliriz. Kanlı Noel, Türk Mukavemet Teşkilatı, Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, 20 Temmuz’a devam eden 15 -16 yıllık süreç ve nihayet 20 Temmuz Barış Harekâtı ile KKTC aklımıza gelir…(Ama kimse cennetmekân Denktaş’a yapılanları da Annan Planı’nı da unuttuğumuzu sanmasın.)

Biraz dahası da vardır tabi. Ben ana hatlarıyla yazdım. Romanlarda önsöz olmaz diye biliriz. Ama bu romanda önsöz var.Ve Cümbezin Kızı daha önsözündeAda’nın arka planına bizi götürüyor. Ancak bildiğimiz değil, bilmediğimiz olaylara baktırıyor.

Türk kimliğinin nasıl görmezden gelindiğini, Ada’daki Türklerin insanca yaşamak için nasıl mücadele ettiğini anlatıyor.

Cümbezin Kızı,“İngiliz sömürge döneminde Araplara[Filistin, Ürdün, Beyrut] satılan yaklaşık dokuz bin [Türk] kızımızın hikâyesi.”Bu hikâyenin arkasında Ada’daki hayatta kalma, kimlik ve özgürlük mücadelesi var. Dram, ustaca dokunuşlarla ve ilmek ilmek işlenmiş.

Romanı okumak için sayfayı çevirdiğinizde de zihninize bir darbe daha alıyorsunuz: “Adanın satılmış binlerce kızına, …” diye başlayıp devam eden beş satırlık bir atıf, sizi çarpıyor.

Cümbezin Kızı;yokluğun, kıtlığın, savaşın, sömürge yönetiminin ince hesapları arasında kaybolup gidenlerin romanı…

Hayallerindeki gelinliği sadece Gönül Yarası Sokağı’ndaki Bir Resmin Kalsın Bende fotoğrafçısında her fotoğraf çektirenin giydiği gelinliği giyen kızların romanı.

Zamanı bir gemide donan, hiç ölmeyen annelerine özlemi hiç bitmeyen, denizi postacı edip Ada’ya mektup gönderen kuşların romanı…

Hayalleri olan kızların hayallerinin; dayak, işkence, ızdırap ve “el döşeklerinde” sermaye oluşlarıyla paramparça edilişlerininromanı…

Cümbezin Kızı, kaderine boyun eğen, yazgısına tutunan, kederlerine gem vuranların romanı…

Kıbrıs… söylemesi kolay, ama yaşanan ızdırabı anlatmak o kadar zor ki… Cümbezin Kızı da bu ızdıraba farklı bir pencereden; var olduğunu bilmediğimiz, bilmek istemediğimiz, bilsek hatırlamak istemediğimiz, hatırlasak bakmak istemediğimiz, baksak görmek istemediğimiz pencereden baktırıyor Kıbrıs’a…

İnsanın içine işleyen, sadece Ada’nın değil coğrafyanın, denizin öte tarafındaki trajedinin de anlatıldığı bir roman Cümbezin Kızı. Bununla da yetinmiyor. Türk demekten korkan emperyalizmin temsilcisinin yalnızlığını da anlatıyor. Okuyucunun dişini sıktırsa da onun hikâyesindeki kadına da içten içe acıma duygusunu hissettiriyor. Türk’ün yüce gönüllü, cömert, yüksek ruhu burada da ortaya çıkıyor.

Bu romanı okuduğunuzda Kıbrıs Türklerine bir başka türlü bakacaksınız. Onların kahramanlığına şapka çıkaracaksınız. Ada’da yaşamın ne kadar zor olduğunu, geçmişin yükünü çeken bu insanların kimliklerinin görmemezlikten gelinişine kızacak, onun ızdırabını iliklerinizde hissedeceksiniz.

Aklınıza bildikleriniz gelecek.Onlara, artık, Cümbezinkızlarının yaşadıklarını da ekleyeceksiniz. 1974 20 Temmuz’unda gökten ağan Türk komandolarını hatırlayıp Cümbezin başka kızlarının kurtuluşuna dualar edeceksiniz. Ve bütün bunlarla birlikte yaşananları düşünerek Kıbrıs’a dünyanın en nadide mücevheri gibi bakacaksınız.

Aziz ruhunuz şad olsun Emine Işınsu… Bu yarışmayı açarak Türk edebiyatına eserler kazandıran sevgili eşiniz İskender Öksüz ve ailenize de teşekkürler.

Kendi küçük ama bendeki etkisi büyük romanın yazarı Ülkü Demiray’a ve yarışma jürisindeki Prof. Dr. Bilge Ercilasun, Alev Alatlı, Prof. Dr. Belkıs Gürsoy,İlber Ortaylı ve A. Yağmur Tunalı’ya da teşekkürler.

Cümbezin Kızı için 14 Aralık Perşembe günü saat 14:00’de DTCF Farabi Salonunda ödül töreni ve paneli olacak. Ben Cümbezin kızları için orada olacağım.

Millî Düşünce Merkezi Genel Başkanı