2023 seçimleri konusunda;
1- 600 kişilik TBMM’de CHP listesinden CHP karşıtı 78 kişiye milletvekili adaylığı…
2- Seçilen 38 milletvekilinin CHP’den hemen ayrılıp kendi yollarında yürümeleri!..
3- Altılı masaya dahil olan partilere, hatta masaya dahil olmayan partilere sayısı belirsiz bakanlık, bakanlıklarda görevler ve de kamu kurumları ve kurumlarda görevler…
Bunlara İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve MİT de dahil…
4- Milletvekili sıralarında CHP karşıtı partilere ayrılan yerler yetmezmiş gibi, bir de CHP genel başkanı danışmanı/başdanışmanı adı altında sayısı ve ismi bilinmeyen atamalar…
Adı açıklanamayan bu isimler nedeniyle, her nedense parti örgütleri ve tabanından bile saklanan gizli bir kadrolaşma…
5- Bu atamalara konu kişilerin görevlerine 4 Haziranda son verildiği söylenmiş ise de, 4 Haziran sonrası bu şekilde yapılan atamaların olup olmadığı(?)!..
6- Danışman/başdanışmanlardan kamu kökenlilerin görevlerine son verilmediği söylenmiş olup, parti deki görevlendirme anlayışı nedeniyle, yine bunların sayısı ve kimler olduğu…
7- Halen partinin TBMM, yerel yönetimler, genel merkez, il ve ilçe örgütlerinde görevli olan kişilerin önemli bir kısmının da her zaman sorgulanan CHP ile bağları, nasıl CHP’li oldukları, ilke ve duruşları…
8- Ve daha niceleri niceleri…
Öte yandan;
1- Kapısını çaldığı partiye alınmadığı için CHP’ye gelen ve emeklilik yaşamında CHP’li olan,
2- Üst üste 6 dönem milletvekili seçilen,
3- Genel başkan olduğu 13 yıl boyunca ülke genelinde halkın önüne toplam 12 kez sandık konulmasına rağmen, her seferinde parti olarak hep geride kalan,
4- Parti bu durumda kalırken ve bir başarı ortaya çıkaramamasına rağmen, bu süre boyunca toplamda 6 kez genel başkan seçilebilen ve yine seçilmek istiyorum diyebilen,
5- Söyleyeceği söz kalmamasına rağmen yeni kurultaya, partiye demokrasi ve ilkesellik getireceğim diye gidebilen, bu durum her nedense geçmişteki 13 yılda değil de şimdi aklına gelebilen,
6- 1930’larda CHP’ye yön verenlerin Atatürk ve arkadaşları olmasına rağmen, her seferinde CHP artık 1930’ların CHP’si değildir diyebilen ve CHP’yi çizgisinden uzaklaştırdığını bizzat itiraf eden, 1930’lardaki nelerin değiştiğini ise parti tabanına açık açık söyleyemeyen, öte yandan CHP’yi bir limana taşıyana kadar göreve yine devam edeceğini söyleyerek, “Cumhuriyeti” ve “Halkı”, hala daha CHP’den yoksun bırakan,
7- Laikliği tehlike altında görmeyen, bunu söylemekten geri durmayan, laiklikle ilgili olarak, iktidardan, cemaatlardan ve tarikatlardan gelen saldırılara karşı sessiz kalan veya mücadele ortaya koymayan…
8- Ve daha niceleri niceleri…
Kurultay takvimi işliyor.
Her gün yeni yeni hukuksuzluklarla karşı karşıya kalınıyor.
Kongre seçimlerinde demokratik ve eşit yarış ortamı hak getire…
Bir yandan ilkesellik değil bireysellik deniliyor.
Öte yandan hem bu söylem kullanılıyor, hem de bu söylem adı altında mevcut yönetimin kurultayda seçilmesine yönelik olarak, milletvekilleri, belediye başkanları, görevdeki örgütler, kongre seçimlerinde daha fazla delege sayısı için etki altında tutulup çalıştırılmak isteniliyor.
Genel başkan daha şimdiden, büyükşehir belediye başkanları göreve devam edecek diyerek, ordan gelecek delege sayı hesaplarını da kuşkusuz gözetiyor.
Büyükşehir belediye başkanı örgütten kopmamış ve başarılı ise, kuşkusuz ön seçimle yine seçilir, acaba tabandan, örgütten ve ön seçimden niye uzak duruluyor…
Bu arada bir Yılmaz Büyükerşen’in yöneticiliğine kimse elbette bir şey demiyor, ancak 2024 seçimlerinde 87 yaşında olacağı ve seçim sonrası 87-92 yaş aralığında görev durumunu yönetim nasıl gözetemiyor…
Parti kişilerle mi yoksa örgütüyle mi kaim…
Kurultayda tüzük değişikliği de yapılacağı ifade ediliyor.
Acaba tüzüğü bu hale sokan kimdi…
Bu konuda söylenecek şeyler elbette çok.
Kurultay sadece seçim için ve o da mevcut yönetimin seçilmesi için mi yapılıyor…
Mevcut yönetim siyaseten ömrünü tüketmiş bir yönetim.
Yapılacak kurultayda CHP’nin genel başkanı veya yönetiminden bir başkası aday olup seçilseler bile siyaseten ömrünü tüketmiş böyle bir yönetim, yeni bir yönetim olarak nitelenebilir mi, meşru bir yönetim olarak görev yapabilir mi…
Bu ortamda ortaya konulan sandık, mevcut yönetimi aklayan, her şeyi meşru kılan bir sandık olabilir mi…
İlkesellik ve bireysellik deniliyorsa ki aksi düşünülemez:
Kurultayın amacı, cepteki imzalarla kurultay salonuna gelme alışkanlığı ile hareket edip her seferindeki gibi genel başkan ve ekibini bir kez daha seçtirmek değil,
Türkiye’deki gidişe dur demek için,
CHP’nin koparıldığı ilke ve kadrolarıyla buluşturulması olmalıdır.