Tarikatları çağımızda bilimsel, teolojik, düşünsel ve ahlaki bir yere koyabilmek, savunabilmek ve topluma önermek mümkün değildir. Tarikatlar olsa olsa çağdışılığın ve insanlığın bugün ulaştığı düşünsel evrimi yakalayamamış olmanın karşılığı olabilir.
Tarikatın iyisi kötüsü olmaz! Bunlar demokratik ve çağdaş kurumlar değildir. Sivil Toplum Kuruluşu hiç değildir. Gülen Cemaatinin yerine başka birini ikame etmeye çalışıyorsanız yanlış yoldasınız, kafanız yine aynı kafa ve Ortaçağ düşünme sistemindesiniz demektir. Çağdaş kafa; her konuda gerçeğe, evrenin gizemine hatta evrenin yaratıcısına bile sorgulayıcı akıl ve bilimsel bilgi ile ulaşır.
Tarikatlarda değişmeyen tek gerçek; tarikat şeyhi gibi düşünmek, onun her türlü emirlerine boyun eğmek, onun dünya görüşüne karşı çıkmamak ve ona biat etmektir. Tarikatlarda sorgulayıcı akıl asla istenmez. Tarikatlarda bilim de yoktur! Bilime sıcak baktığını söyleyen tarikatlarda bile bilim Ortaçağdaki gibi spekülatiftir, doğrulanabilir olmayan ve tümden gelimcidir.
Tarikatlar için sizin ne kadar iyi bir Müslüman olduğunuzun, ne kadar ahlaklı, temiz, dürüst, dindar olduğunuzun ve ibadetinizi harfiyen yerine getirdiğinizin zerre kadar önemi yoktur. Önemli olan; tarikat liderinin egemenliğini tanıyıp tanımadığınız, dünyaya bakış açısını ve dini yorumlama biçimini sorgulayıp sorgulamadığınız ve biat edip etmediğiniz dir!
Tarikat şeyhinin dünya görüşü ve dini yorumlayış biçimi ne kadar modern olursa olsun, dünyayı onun bakış açısıyla değerlendirmek, ondan öğrenmeye çalışmak ve ona biat etmek; insanın kendi kişiliğini, aklını, yaratıcılığını öldürmesi ve başkasına teslim etmesi demektir. Bu tarikat sistemi, İslam ülkelerinde bugüne kadar toplumların çağdaşlaşmasının karşısındaki en büyük engeli teşkil etmiştir ve hala etmektedir. Osmanlı’nın çağın gerisinde kalmasının, sanayi devrimini ıskalamasının ve yıkılmasının temel nedeni akılcı ve bilimsel düşünme evresine geçememesidir ve bunun da asıl sebebi tarikatlardır.
Tarikat şeyhleri müritlerin etinden, sütünden, parasından, emeğinden, sandıkta oyundan ve hatta cinselliğinden bile faydalanır. Hiçbir zaman müritlerin akıllarına ihtiyaç duyulmaz, olup bitenleri sorgulayanlar ise ya tarikattan atılır ya da başlarına türlü türlü felaketler getirilir. Çünkü müritlerin aklı tamamen şeyhlerinin ipoteği altındadır ve olmalıdır.
Eğer bir insan, hele hele küçük yaştayken tarikat eğitimi alırsa kaybedilir ve o insanın çağdaş bir insan olma şansı da kaybolur. Çağdaş insan demek; akılcı ve bilimsel düşünme sistemine geçmiş insan demektir. Çağdaş insan demek; bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip insan demektir. Çağdaş insan demek; koşullanmamış, koşullandırılmamış ve en iyi bildiği konularda bile şüphe edebilen, aklındakileri yeni bilimsel bilgilerle değiştirmeye hazır ve sorgulayabilen insan demektir.