Türker Ertürk : Tarih, otoriter rejimlerin dini ve hukuku nasıl kullandığının örnekleri ile doludur

Emekli Amiral ve Yazar Türker Ertürk, sosyal medya platformu X üzerinden dikkat çeken bir açıklama yaptı. “Tarih, otoriter rejimlerin dini ve hukuku nasıl kullandığının örnekleri ile doludur” başlığıyla yaptığı paylaşımda, otoriter rejimlerin hem dini hem de hukuku, halkı baskılamak ve muhalefeti susturmak için nasıl kullandıklarına dair tarihsel örnekler verdi.
Ertürk’ün açıklaması, sadece geçmişin değil, aynı zamanda bugünün siyasal atmosferine yönelik de önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Farklı ülkelerdeki diktatörlük dönemlerinden örnekler sunan Ertürk, rejimlerin dini kurumsal yapıları ve hukuku nasıl dönüştürdüğünü somut tarihi olaylarla hatırlattı.
Açıklamasında Nazi Almanyası’ndan, Franco İspanyası’na; Pinochet Şili’sinden adaletin araçsallaştırıldığı mahkeme kararlarına kadar uzanan çarpıcı örneklere yer veren Ertürk, “Tüm otoriter rejimler inanç ve hukuku, adaleti yok etmek için kullanmıştır ve kullanmaktadır” diyerek güçlü bir uyarıda bulundu.
Ertürk’ün bu açıklaması, Türkiye’nin de içinde bulunduğu dönemde laiklik, hukuk devleti ve adalet kavramlarının yeniden sorgulandığı bir zeminde dikkat çekici bir karşılık buldu.
İşte Türker Ertürk’ün açıklamasının tam metni:
“Nazi Almanyası’nda rejim, dini kurumları ele geçirdi; devlet destekli Alman Hıristiyan hareketi, tapınakları Hitler’in ideolojisiyle uyumlu hale getirmek için Nazileştirilmiş bir teolojiyi teşvik etti. Muhalif din adamları hapse atıldı. Aynı zamanda mahkemeler, 1935 Nürnberg Yasaları gibi yasaları uygulayarak ırkçı ideolojiyi adaletin önüne koydu.
İspanya’da Francisco Franco’nun rejimi (1939-1975), Katolik tapınağını ideolojik bir araç olarak kullandı. Franco, kendisini “Tanrı’nın lütfuyla lider” ilan ederek Katolikliği milliyetçilikle birleştirdi ve muhalifleri “İspanyol karşıtı” veya “kâfir” olarak damgaladı. Tarihçi Paul Preston, İspanyol İç Savaşı (2006) adlı eserinde, rejimin dini törenleri propaganda için nasıl kullandığını ve mahkemelerin on binlerce Cumhuriyetçiyi idam ettiğini belirtir. Hukuk, muhalefeti ezmek için bir silaha dönüştürüldü.
Şili’de Augusto Pinochet’nin diktatörlüğü (1973-1990) de benzer şekilde Katolik tapınağını manipüle etti. Rejim, muhafazakâr din adamlarını desteklerken muhalif rahipleri susturdu. Hukukçu Cath Collins, Şili’de Geçiş Dönemi Adaleti (2010) adlı eserinde, Pinochet’nin mahkemelerinin muhalefeti “terörist” olarak etiketleyerek işkence ve kayıpları meşrulaştırdığını yazar.
SONUÇ OLARAK; Tüm otoriter rejimler inanç ve hukuku, adaleti yok etmek için kullanmıştır ve kullanmaktadır.”