Türker Ertürk: Temel özgürlük alanlarımız iktidarın ağır tehdidi altındadır

Türker Ertürk: Temel özgürlük alanlarımız iktidarın ağır tehdidi altındadır
Yayınlama: 14.03.2024 19:01
A+
A-

10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Türkiye tarafından 27 Mayıs 1949 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan temel özgürlük alanları;

1. İfade özgürlüğü,

2. Tapınma özgürlüğü,

3. Yoksulluk çekmeme özgürlüğü,

4. Korkusuzca yaşama özgürlüğüdür.

İfade özgürlüğü; bir ülkenin medeniyet yelpazesinde nerede olduğunu değerlendirmede başvurulabilecek temel kriterler arasındadır. İfade özgürlüğü; insanların görüş, düşünce ve isteklerini başlarına kötü bir şey gelmesi veya kamu gücü tarafından başlarına kötü bir şey getirilmesi korkusu taşımadan serbestçe ifade edebilmeleridir. Düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğü ayrılmaz bir bütündür. İfade özgürlüğü ihlalleri; düşünce suçu denen bir suç türünü ihdas etmek anlamındadır.

Bugün iktidar, siyasallaştırdığı ve bağımsızlığını yok ettiği adalet mekanizması vasıtasıyla toplumun ifade özgürlüğü alanını büyük ölçüde daraltmıştır.

Tapınma özgürlüğü de çok ciddi biçimde iktidarın saldırısı altındadır. Çünkü tapınma özgürlüğü, tapınmama, istediği gibi tapınma özgürlüğünü de beraberinde getirmektedir. Bu özgürlüğün sağlanabilmesi için laikliğe ihtiyaç vardır. Çünkü iktidar Anayasal bir kurum olma özelliğini tamamen yok ettiği Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere devlet kurumlarını ve gücünü kullanarak kendi din anlayışını topluma çok küçük yaştan itibaren dayatmaya çalışmaktadır.

Bugün halkın yoksulluktan uzak bir yaşam sürdürme özgürlüğü önündeki en büyük engel iktidardır. İktidarın akıldan, ekonomi biliminden, liyakatten uzak ekonomik kadroları ve çağdışı ideolojisinden kaynaklanan yanlış tercihleri nedeniyle ekonomimiz iflas etmiş, milli paramız pul olmuş, pahalılık, soygun haline gelen zamlar, enflasyon ve işsizlik nedeniyle toplumun ezici bir bölümü artık dayanılmaz hale gelen yoksulluğa mahkum olmuştur.

Korkusuzca yaşama özgürlüğüne iktidar cepheden karşı. Koltuğunda kalabilmek ve çağdışı zihniyetini topluma empoze edebilmek için korku iklimine ihtiyacı var. Korkusuzca yaşama özgürlüğü ise hiç kimsenin hükümetinden, askerinden, polisinden ve hatta komşularından korkmaması anlamına gelir. İktidar ise tam tersine halkı korkutmaya çalışıyor.

Sonuç olarak; böyle bir iklimden çağdaş birey, çağdaş toplum yeşermez. Belki bazı vahalar oluşur ama hepsi o kadar. Böyle bir toplumun geleceği ağır tehdit altındadır ve bu durum sürdürülebilir değildir.

Emekli Amiral,Araştırmacı yazar