“Atatürk ilke ve devrimlerine ve de anayasaya bağlılığa yemin ettiklerini unutanlara, ettikleri yeminden dönenlere haykırarak diyoruz ki, yeminimizden asla dönmeyeceğiz.”
2016 yılında AKP tarafından gündeme getirilen ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını içeren anayasa değişiklik teklifine CHP genel başkanı “anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” dedi.
Bu destekle söz konusu anayasa değişiklik teklifi kabul edilip yürürlüğe girdi.
AKP istese anayasa değişikliğine gerek olmadan, TBMM’deki sayısal çoğunluğuna dayanarak, istediği milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını sağlayabilirdi ki istediği zaman zaten bu yola da başvuruyordu.
Böyle bir durumda dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin TBMM’nin bu kararına karşı da Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı vardı.
Ancak dokunulmazlıklar, “TBMM kararı” ile değil de(anayasaya aykırı da olsa), bir “anayasa değişikliği” yoluyla kaldırılınca, bu durumdaki bir milletvekilinin artık başvuracağı bir merci kalmamıştı…
Sonrası mı…
Bu fırsat kaçar mı…
AKP’nin elindeki bağımsız olmayan yargı tarafından, dönemin CHP milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı.
Bunun da sonrası mı…
CHP genel başkanı, bu sefer “adalet” diyerek İstanbul’a doğru yürüdü.
Oysa ortaya çıkan adaletsizliğin ilk adımını kim atmış, anayasanın dokunulmazlık konusundaki hükümlerin delinmesine kim yol açmıştı ki…
Bu yürüyüş, gerçekten adaletsizliğe karşı mücadele ve adalet arayışı mı, yoksa bir aklanma yürüyüşü mü olabilirdi…
CHP’de bunları yaşatanlar, bireysellik değil ilkesellik diyerek yarınlarda da kendilerinin ve izlerinin olacağını ifade edebiliyor…
CHP’nin de Türkiye’nin de yarınları için elbette bireysellik değil İlkesellik…
Anayasanın delinmesine, anayasanın delinmesi yoluyla dokunulmazlık hükümlerinin rafa kaldırılmasına destek vermek ilkesellik mi…
Bu yapılan ilkesellik olamayacağına göre, desteği verenlerin yapması gereken, kuşkusuz bir kenara çekilmeleri…
***
2023 yılı başında TBMM’ye, CHP yöneticilerinin imzaladığı türban konusunda bir anayasa değişikliği teklifi sunuldu.
Böyle bir teklif, gelse gelse gerici partilerden gelebilirdi..
Onlar bile böyle bir teklife cesaret etmemişti…
AKP, hakkındaki kapatma davasında savunma yaparken, asla ortaöğretimde türban konusunu düşünmediklerini bile ifade etmişti. (AYM; 2008/1 Esas)
Kapatma davasından sonra ne mi olmuştu…
AKP kapatılmayınca, bulduğu cesaret ortamında, aklına ne gelirse, sınır tanımadan, ortaöğretimde derken, asker, polis, yargıç, savcı, avukat, milletvekilleri herkese türban takar bir durum yaratma yoluna gitmişti…
İHAM kararlarında, bu durum din ve inanç özgürlüğü olarak tanımlanmazken, CHP yönetimi helalleşme söylemi yaratarak, bu duruma destek vermekten geri durmuyordu.
Türbanlı bağımsız ve tarafsız (!) bir yargı ortaya çıkabilmişti ki, yargının tarafsızlığını savunan CHP yönetimi, bu duruma verdikleri desteği, bir ilerleme olarak bile sunabilmişti…
Yargı, yargı olmaktan çıkıp, AKP gibi laiklik ve demokrasi karşıtlığının odağı olan bir siyasi iradeyi durduramayınca, böyle bir ortamda CHP yönetiminden de ses çıkmayınca, CHP yönetiminden ses çıkacağı zaman ise, CHP’nin bu yönetiminden çıkan ses de, bu şekilde AKP’den duyulabilecek ses olunca, işte böyle bir anayasa değişikliği teklifi bile CHP tarafından sunulabilmişti…
CHP tarafından sunulan öyle bir anayasa değişiklik teklifi ki, yürürlüğe girse kıyafet konusunda çarşaf giymek bile serbest kalabilecekti…
Anayasayı delik deşik eden ve rafa kaldıran böyle bir teklifle ortaya çıkanların, CHP genel başkanlığı koltuğuna, Atatürk’ün koltuğuna oturmaya kalkışmaları bireysellik mi yoksa ilkesellik mi…
Kuşkusuz artık olması gereken bunları yapanların bir kenara çekilmesi.
***
2023 yılındaki seçimler konusunda TBMM’de bir seçim kararı alınmadığı için, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi demek, hukuken üçüncü dönem cumhurbaşkanlığı için aday gösterilmesi demek.
Anayasaya göre üçüncü dönem cumhurbaşkanlığı ise olanaklı değil.
Anayasaya göre aday gösterilemeyecek kişinin adaylığı, anayasanın rafa kaldırılması demek değil mi…
AKP’nin ülkeyi anayasasızlaştırdığını ifade eden, seçimler kazanılıp iktidara gelinince anayasanın üstünlüğünün koruyacağını söyleyen ve anayasaya bağlılık yemini yapan CHP yönetimi, anayasanın üstünlüğünü ve ettikleri yemini unutarak, Erdoğan’ın adaylığına itiraz etmedi.
Bu konuda, Erdoğan da, YSK’da ne kadar Anayasa’yı çiğnedi ise CHP yönetimi de bir o kadar Anayasayı çiğnedi.
Anayasayı çiğnemek, delik deşik etmek, rafa kaldırmak, rafa kaldırılmasını seyretmek ilkesellik mi…
***
Kenan Evren, Anayasayı rafa kaldırıp devlet başkanı ve sonrada yaptırdığı anayasaya koydurduğu kuralla cumhurbaşkanı oldu.
Özal, ABD’ye hava sahasının açılması konusunda TBMM onayı alınmamasını, “anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” demedi mi…
Erdoğan, laik ve demokratik cumhuriyet karşıtı olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile saptanan partisi ile üstelik bu konudaki eylemlerini de artırarak dolu dizgin gidiyor.Anayasanın değiştirilemez nitelikteki 2 nci maddesine aykırı davranarak yoluna devam ediyor. Şimdi bir de anayasaya aykırı olarak cumhurbaşkanı koltuğunda da oturuyor.
Kılıçdaroğlu ve partili yol arkadaşları, “Anayasayı bir kere delmekle ne çıkar” demekle kalmıyor, anayasayı delik deşik ediyor,daha da ötesi bağlılık yemini ettikleri anayasayı rafa kaldıran adımlar atıyor, rafa kaldırılmasını seyrediyor.
Örnekler say say bitmiyor.
Anayasayı delik deşik etmek, kevgire çevirmek, rafa kaldıracak adımlar atmak, anayasanın delik deşik edilmesini, kevgire çevrilmesini, rafa kaldırılmasını seyretmek mi ilkesellik…
Parti kadrolarını bir kenarda bırakmak, kurucu değerlerinden uzaklaşmak mı ilkesellik…
Anayasa’nın 81 inci maddesindeki “Laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacaklarına, Anayasaya sadakattan ayrılmayacaklarına” yemin edip, bu yeminlerinden dönerek, ilke ve değerlerden ve kadrolardan uzaklaşarak hareket etmek mi ilkesellik…
***
CHP’de de Türkiye’de de bireysellik değil ilkesellik diyoruz.
Atatürk ilke ve devrimlerine ve de anayasaya bağlılığa yemin ettiklerini unutanlara, ettikleri yeminden dönenlere haykırarak diyoruz ki, yeminimizden asla dönmeyeceğiz.
İlke evet ilke…
Söylemle, eylemle, mücadeleyle.
Hukuk ve demokrasiyle.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: