Türk milleti fakirleşti. Fakirleşmeye de devam ediyor. Yüksek enflasyon sıralamasında dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci sıradayız.
Enflasyon konusunda yapılan açıklama cümleleri yıllardır ‘cek/cak’ ile bitiyor. Bu açıklamalar yeni değil, tekrarlar sürdürülüyor.Bu yıl ‘Mart ayı itibarıyla enflasyon düşecek’ söylemi yerine temmuz ayı itibari söylemine bıraktı.
TÜİK’in rakamları düşük gösterme çabası çarşıya uymuyor.
TÜİK’in madde sepeti tartışmaları konusunda nihayet açıklama geldi. Meğer TÜİK’in sepetinde bambaşka bir Türkiye varmış.TÜİK sepetiyle ilgili verilen fiyatlarla gerçek fiyat arasındaki farklar dudak uçuklatıyor. Fakat asıl şaşırtıcı olan 2022 ile 2024 yılları arasındaki astronomik fiyat farkları. Bu durum da Türkiye’de neler yaşandığını açıklamaya yetiyor. Özetle Türk milleti fakirleşiyor.
Bu noktada biz TÜİK’in rakamlarıyla Nisan 2022 ile Haziran 2024 arasındaki fiyat farklarına bakalım.
Nisan 2022’de dana eti 111 TL iken, Haziran 2024’de 433 TL’ye yükselmiş. Fark 322 TL. Yani % 390’lık artış söz konusu. Bölelim ikiye, dana etinde yıllık artış oranı % 195. Peki 2023 yılı TÜİK’in açıkladığı enflasyon ne kadardı %64,77. Ama dana etinde durum farklı!
Haksızlık etmeyelim TÜİK’in açıkladığı fiyatlar üzerinden birkaç kalem mala daha bakalım. Süt 2022 Nisan ayında 10 TL. Haziran 2024 tarihinde 29 TL. Fark 19 TL. Oransal olarak % 290, bölelim ikiye,yıllık süt fiyatları % 145.
Kiralara bakalım Nisan 2022’de 1.408 TL olan kira fiyatı Haziran 2024 yılında 5.644 TL, olmuş. Fark 4.236 TL, oran % 400, bölelim ikiye % 200. Hani kiralar % 25 oranında artırılabiliyordu. Nasıl olmuş bu fark?
TÜİK fiyatları düşük tutarken aradaki farkların oranı ile açıkladığı enflasyon oranlarının örtüşmediğinin farkında mı?TÜİK, Nisan 2022 ile Haziran 2024 fiyat farkları ile kendini yalanlayan kurum olmayı başarmış!
Hani bu fiyatlarda yıllık % 60-70 aralığında artış olan bir ürün var mı diye baktım, yok! gerçekten yok.Yumurta belirtilen aralıkta % 154 artmış gözüküyor, yıllık % 77’ye denk geliyor. Zeytinyağı % 176, bölü iki % 88.
Özetle belirtilen aralıktayıllık artışlar böyle. Bu verilere bakıldığında ERAG’ın verilerinin de insaflı olduğu söylenebilir.
Şimdi birileri ikiye böldünüz. Süre iki yıl, iki ay diyebilir. Doğrudur süre 26 ay. Öyleyse 26’ya bölerek aylık tabloya bakalım. Aylık et fiyatları % 15; Süt fiyatları % 11,15; yumurta %5,92; zeytinyağı% 6,76 artmış. Özetle aylık fiyat artışları enflasyon oranları ile asla örtüşmüyor.
Örnekler çoğaltılabilir. Gelinen noktada asgari ücrete zam yok. Bir de dünyada örneği olmayan kök ücreti konusu var. Halen 10 bin lira olamayan ve bütün emeklileri oraya sabitlemeye çalışan bir anlayış! Öte yandan asgari ücret 17 bin 2 TL. Açlık sınırı 19 bin 926 TL. yani asgari ücret açlık sınırının altında. Bu veri ışığında Kök maaş düzeyine henüz erişemeyen emeklinin maaşı ne düzeyde sorusuna: Ölüm sınırının altı diyecek olursak haksız sayılmayız.
Peki, bu kararları verenlerin maaşları ne durumda?
Kamuoyuna yansıyan bilgiler enflasyonun onlara uğramadığını gösteriyor. Huzur hakkı, birden çok maaş vb. uygulamalar gelir dağılımındaki eşitsizliği gözler önüne seriyor.
Hepsinden önemlisi de TÜİK’in aylık en düşük enflasyon oranı nasıl oluyorsa ücretlere zam yapılacak döneme denk geliyor.
SGK ve Bağ-Kur emeklilerine Temmuz’da % 24,73; Memur ve memur emeklisine % 19, 31 zam!Neden SGK emeklisi ile kamu emeklisi ayrılıyor?
Bir de vergiler var, anlamanın anlamlandırmanın mümkün olmadığı!
Tablo ağır. Özetin özeti ülkeyi bu noktaya taşıyanlar sermaye ile el ele lüks içinde yollarına devam ederken, bedel ücretli, emekçi, köylü çiftçi ödüyor!
Böyle gider mi?