Anlaşma ve Uzlaşma

Anlaşma ve Uzlaşma
Yayınlama: 06.02.2023 00:59
Düzenleme: 06.02.2023 01:02
A+
A-

20 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen 1924 Anayasası’nda devletin dininin, İslam dini olduğu belirtilmişti. Bu kuralın anayasadan çıkartılması, 10 Nisan 1928 tarihinde yapılan anayasa değişikliği ile olmuştu. 5 Şubat 1937 tarihinde yapılan değişiklikle de, 1924 Anayasası’nın 2. maddesine, devletin temel nitelikleri olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında yer alan Altı Ok; “Türkiye Cumhuriyeti; Cumhuriyetçi, Ulusçu, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir” biçiminde girmiştir. Böylece 5 Şubat 1937 tarihinde Laiklik ilkesi, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olarak 1924 Anayasası’nda yer almıştır.

Atatürk ilkelerinin temel unsuru olan Laiklik ilkesi, dini fikirlerle dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır; toplum ve devlet yaşamının akla ve bilime dayandırılmasıdır. Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için en önemli adım olan Laiklik ilkesi, teokratik devletten demokratik hukuk devletine geçişin simgesidir; bir aydınlanma, bir özgürlük ve bir uygarlık ilkesidir. Din adına yapılan baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır; aklın sorgulanmasıdır.

Bugün ülkemizin getirildiği durum ortadayken kimileri “laiklik tehlikede değildir” derken, kimileri de “yeni anayasada laiklik yer almamalıdır” demektedir. Bazıları da “Türkiye’nin laiklik diye bir derdi yoktur” diyebilmektedir. Bugün laik ve demokratik cumhuriyetimizi Anayasa Mahkemesi’nin 30 Temmuz 2008 tarihli kararıyla “laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı olduğu” tescillenen bir parti yönetmektedir. Günümüzde ana muhalefet partisi başta olmak üzere muhalefet partilerinin, laiklik konusunda AKP ile yarışmaları kaygı ile izlenmektedir.

6 siyasi partinin oluşturduğu Millet İttifakı’nın, 30 Ocak 2023 tarihinde dokuz ana başlık altında toplanmış, iki binden fazla maddeden oluşan, 244 sayfalık ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ incelendiğinde, laiklik hakkında hiçbir söylem bulunmadığı görülmektedir. Yani Millet İttifakı için laiklik önemli değildir; bir geriye gidiş vardır. Zaten anlaşma ya da uzlaşma yerine ‘mutabakat’ kelimesinin kullanılması da geriye gidişi göstermektedir. Millet İttifakı’nın 28 Şubat 2022 tarihinde açıkladığı 84 maddeden oluşan, 156 sayfalık ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’nde de laiklik konusuna değinilmemişti.

Laiklikten çekinenlerin, korkanların Türkiye’yi yönetebilecekleri konusundaki kuşkular her geçen gün artmaktadır. Toplumun belirli bir kesiminden oy almak için cumhuriyetin temel niteliği olan laiklik ilkesini görmezden gelenler, seçimi kazansa bile ortaya AKP’siz bir AKP rejimi çıkacağı görülecektir.

Millet İttifakı’nın açıkladığı metinde FETÖ ile mücadele olmadığı gibi, KHK ile ihraç edilen FETÖ’cülere davet vardır. Metinde ülkemizin kurucusu Atatürk yoktur, Türk Milleti yoktur, cumhuriyetin temel ilkeleri yoktur ama tarikat ve cemaatlere sessiz kalmak vardır. ABD ve AB’nin sömürgeci yaptırımlarından, PKK terör örgütü ile mücadeleden söz edilmemektedir. Bilimsel, çağdaş ve laik eğitimin olmadığı yerde, içi boş söylemlerle günü kurtararak, AKP’den kurtulmak olanaksızdır.

İttifakın küçücük ortaklarından Ali Babacan’ın bu metin için; “Avrupa görecek, aferin Türkiye’ye diyecek” sözü, hazırlanan bu metnin kime hizmet edeceğini göstermektedir. Ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı ve FETÖ’nün Taraf Gazetesi yazarlarından Yüksel Taşkın, hazırlanan metinde HDP’yi ve PKK terör örgütünü kollayan maddeler olduğunu açıklamıştır. Bu metne göre Millet İttifakı’nın, Türk Milleti’nden ve Atatürk’ün programından vazgeçerek, emperyalist güçlerden ‘aferin’ almak için uğraştığı görülmektedir.

Altılı ganyan masasını oluşturan Millet İttifakı’nın hazırladığı bu metinde, AKP’nin 20 yılda ülkemizde yarattığı yıkımı bazı alanlarda azaltmaya, bazı alanlarda gidermeye yönelik önerileri vardır ancak çok önemli eksikliklerin olduğunu da gözden kaçırmamalıyız. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını öteleyen, küresel güçlerin çıkarlarını önceleyen bu metin ile toplum uyutulmaktadır. Böyle anlaşma, böyle uzlaşma olmaz…

Azim ve Karar, 6 Şubat 2023

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.