Antidepresan İlaçların Beyinde Yarattığı Yapısal Değişikliğin Normale Dönmesi Ne Kadar Sürer?

Antidepresan İlaçların Beyinde Yarattığı Yapısal Değişikliğin Normale Dönmesi Ne Kadar Sürer?
Yayınlama: 16.02.2025 17:12
A+
A-

Bilindiği kadarıyla antidepresan ilaçlar serotonin, noradrenalin, dopamin gibi moleküllerin beyindeki hücresel aralıkta miktarlarını artırır.

Beyin bu maddelerin etkisiyle ilgili olarak duyarlı biçimde kurmuş olduğu dengeyi koruyabilmek için bu dengeyi değiştiren duruma yapısal değişikliklere giderek yanıt verir.

Aşağıdaki şekilde down-regulation olarak gösterildiği gibi bu moleküllerin ortamda sayıca artmasına beyin de dengesini korumak amacıyla bağlanma noktaları olan reseptör sayısını azaltmakla karşılık verir. Reseptör sayısının azalması nedeniyle bu moleküllerin etkilerinin azalması beklenir ancak bu beklentiye yönelik itiraz şöyledir; diğer şekilde gösterildiği gibi bu molekülleri salgılayan hücredeki oto-reseptörlerin sayılarının azalması, bu moleküllerin salgılanmasını önleyen mekanizmayı bloke eder.

Bu blokaj nedeniyle bu moleküller ortama daha çok salgılanırlar. Her ne kadar antidepresan etki salgılanan moleküldeki artışa bağlanıyor olsa da molekülün etki edeceği karşı taraftaki hücrede bulunan reseptör sayılarındaki ciddi azalma, aslında beklenenin tam tersinin oluşmasına neden olur ve bu moleküllerin ortamda sayıları artsa bile karşı hücredeki etkilerinin azalması sonucuyla karşılaşırız.

Molekül miktarı ne kadar artarsa artsın, onun karşı hücredeki etkisi karşı hücrenin sahip olduğu reseptör sayısı kadar olur.

Reseptör sayısındaki azalma biçiminde kendisini gösteren bu yapısal değişiklik, ilaç kesildikten aylar sonra normale dönebilmektedir. Bu nedenle ilaçların aniden kesilmesi durumunda bu moleküllerin etkilerinin ani biçimde azalmasına bağlı olarak elektrik çarpması, baş dönmesi, mide bulantısı, düşecekmiş gibi olmak, ter basması, kas seğirmeleri, kalp çarpıntısı, bulantı hissi, tansiyon yükselmesi, korku atakları gibi ilaçların kesilmesini zorlaştıran belirtiler görülür.

Bu tablo bir bağımlılık tablosundaki yoksunluk belirtilerine çok benzemektedir ancak dozun zamana yayılarak yavaş biçimde azaltılması ve ikame ilaçların kullanılmasıyla aşılabilir ve antidepresanilaç tedavisine gerek kalmadığında antidepresan ilaçlar sorunsuz biçimde bırakılabilir.

Bir şunu diyen bir yazı 'Neurotransmitter Receptor Hypothesis of Antidepressant Action A WNN antidepressant blocks the reuptake puTp, causing more NT to be ir in the synapse B increase in NT causes receptors to downregulate' çiziktirmesi olabilir

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

1961 yılında Elazığ’da doğdu. 1979 yılında Ankara Fen Lisesi’nden mezun oldu ve tıp eğitimine başladı. 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olarak tıp doktoru oldu. 1984 yılında Danimarka Glostrup hastanesinde değişim öğrencisi olarak bulundu. 1996 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ‘psikiyatri uzmanlığı’nı aldı. 1992 yılında ABD’de Maryland Crownsville psikiyari hastanesinde ziyaretçi psikiyatr olarak bulundu. 2014-2016 arasında Merkezi Paris’te bulunan ALI-Association Lacanienne International (Uluslararası Lacancı Psikanaliz Birliği) ile çalışmalar yürüttü. Aynı dönemde yine ALI’nin desteğinde ODTÜ psikoloji bölümünde yapılan psikanaliz eğitimi ve süpervizyon çalışmalarına eğitmen olarak destek verdi. Halen çeşitli kurum ve vakıflarda eğitim vermeye ve nevrozları psikanaliz yoluyla tedavi etmeye devam etmektedir. Çeşitli dergilerde psikiyatri, psikanaliz ve psikoloji üzerine yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.