Sosyal medya hesaplarından yaptığı yazılı açıklamada Bartu Soral “Dünya çapında şiddetini arttıran ekonomik kriz yüksek oranlı fiyat artışları ve gıda kıtlığı ile yaşamı zorluyor. Türk ekonomisi uzun sürecek krize yeterince hazır değil.Son 30 yıldır dahil olduğumuz neo-liberal kumarhane ekonomisinden planlı ekonomiye geçmek zorundayız.” ifadelerini kullandı.
BARTU SORAL AÇIKLAMASINDA ŞUNLARI SÖYLEDİ:
Türk köylüsü zarar ettiği için çiftçiliği bırakıyor. Dön deyince toprağına dönmez.
Türkiye çapında ürün verimlilik haritası ve ihtiyaç planı hazırlanıp, teşvikler bu planlama doğrultusunda belirlenmeli.
Girdilere yüzde 50 devlet desteği ve teşvikli ürünlere alım garantisi verilmeli.
Tarım arazileri sadece tarım yapmak için kullanılmalı ve boş tutulmamalı. Bunun için arazi birleştirmesi, kamulaştırma, mecburi kiralama gibi düzenlemeler ve kanunlar süratle hayata geçirilmeli.
Meralar hayvancılık için doğal ve bedava beslenme imkanıdır, ıslah edilip hayvancılığa kazandırılmalıdır. Yem bitkileri için, doğru coğrafi ve mikro iklimler saptanarak, özel teşvikler getirilmelidir.
Yerli ırk günde 8-10 kg süt verirken ithal ırklar 25 kg süt veriyor. Yerli ırkların verimlilik artışı için ıslah çalışması başlatılıp, ithal büyükbaşın cazibesi ortadan kaldırılmalıdır.
Yılda yaklaşık 600 bin canlı hayvan ithal ederken, 650 bin buzağımız ölüyor. Barınaklarımız bakımsız, çiftçi eğitimsiz, ithal hayvanla gelen hastalıklar çok ve veteriner atamaları eksik. Tarım baştan sona ve aynı anda makro planla yönetilmeli.
Dünya Savaşına gidilen bir ortamda servet vergisi millet olmanın gereğidir, zorunluluktur.
Benzin, mazot ve her türlü akaryakıttan alınan KDV ve ÖTV sıfıra yakın olmalıdır. Buna karşılık milyon dolar kar eden bankalar, finansal kazançlar ve tüm rantiye kazançları yaygın ve adil biçimde vergilendirilmelidir.
Toplam vergi gelirleri içinde %30’a gerileyen doğrudan vergilerin (gelir ve kurumlar vergisi) payı %50’ye yükselecek biçimde vergi reformu hayat geçirilmelidir.
Dünyaca ünlü ihale zenginlerinden kriz sebebiyle, toplumsal dayanışma adına bir defalık servet vergisi alınmalıdır.
Önümüzde Üçüncü Dünya Savaşına evirilme emareleri gösteren uzun bir soğuk savaş dönemi vardır.
Ülkemizde orta ve yüksek teknoloji ile üretim yapan tüm sektörler dış ticaret açığı yaratmakta yani dış dengede zarar vermektedir. Türkiye sadece emek yoğun sektörlerde dış ticaret fazlası vermektedir. Türk sanayisinin teknoloji açığı vardır.
Temel bilim dallarına uzmanlaşan liseler Türkiye’nin her il ve ilçesinde açılmalı.
Türkiye’nin her bölgesindeki çocuk aynı kalitede eğitim alabilmelidir. Fırsat eşitliği her Türk çocuğunun hakkıdır.
Eğitim özel sektörün kar amacına bırakılamaz.
2010-2020 arası Petro-Kimya ve Demir-Çelik sektörüne 400 milyar doların üstünde para ödedik.
Yüksek katma değerli üretim yapan, küçük sanayilerin kuruluşunda lokomotif görevi üstlenecek bu iki sektörde dev, entegre, ölçek ekonomisine uygun iki tesis ülkemize kamu veya kamu-özel işbirliğiyle kazandırılarak Türkiye’nin döviz bağımlılığı bitirilmelidir.
Türk ekonomisi Çok Uluslu Şirketlerin, bankaların, rantiyenin insafına terk edilemez.
Türkiye son 30 yıldır artan oranda dahil olduğu kumarhane kapitalizminden çıkıp planlı üretime geçmelidir.
Bankacılık sistemi proje bankacılığı, yatırım finansmanı, tarım veya sınai gibi sektörel desteklemeler, kısaca ana görevi olan üretimi desteklemeyi bırakmış, tüketici kredileri ve kredi kartlarından kar eden bir işlev üstlenmiştir. Tekrar asli görevine dönecektir.
Türkiye enerji üretim kapasitesini yükseltmiş, çeşitliliği arttırarak elektrik üretiminde yenilenebilir kaynağı toplam içinde %51’e çıkartmış, jeotermalde dünyada 4. sıraya ulaşmıştır.
Yapımı süren nükleer santrallerin tamamlanması, Rusya ve Türk Ülkelerindeki fosil yakıtın Avrupa’ya ulaştırılmasında doğru işbirlikleri ile Türkiye’nin ana aktör oyuncu olabilme kapasitesinin kullanılması geleceğimizi garantiye alacaktır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: