Bu iktidar kim(ler)in iktidarıdır? – Yusuf İpekli Yazdı

Bu iktidar kim(ler)in iktidarıdır? – Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 01.12.2024 14:40
A+
A-

Sahi öteden beri üzerine çok söz söylenen DEVLET ne idi?

Vatandaşın ağzında ANA, genel manada dil, tarih, bayrak toprak, kültür, amaç birliği olanların oluşturduğu büyük bir organizasyon.

Tamam da devleti kimler oluşturur?

Halk.

Halkı kim yönetir?

Hükümet.

Hükümetin görevi nedir?

Halkı mutlu etmek.

2002 yılında kurulduğu andan itibaren genellikle çıkar gruplarının örgütlenerek destek sağladığı AKP’nin 2003 yılından itibaren oluşturduğu 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64 ve 65. Cumhuriyet hükümetleri halkı mutlu etti mi?

Hayır.

2017 referandumundan sonra “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak görev yapan Cumhuriyet hükümetleri halkı mutlu etti mi, edebiliyor mu?

Hayır.

Bakın, 2003 yılında bir dolar 1.62 liraydı. Bugün 35 lira sınırında. Artış oranı yüzde 2100.

Bir çeyrek altın 27 liraydı bugün 5 bin sınırında. Artış oranı yüzde 18 bin.

Altın, döviz, zam, ver(k)i atlı; taban fiyat, maaşlar, alım gücü yaya…

Sorum şu: “Eğer halk mutlu olsaydı bir dönem daha seçilebilmek için eli kanlı katilden medet umulur muydu?”

Peki, halk neden mutsuz?

Çünkü, ulus devlet uslu devlet ya-pıl-dı.

Adalet yok.

Hak yok.

Hukuk yok.

Çünkü, yasak el üstünde.

Yolsuzluk ohooo…

Liyakat mi?

Torpil, (k)ayırma!

Denetim usulen…

Çünkü, ülke tarikat ve cemaatlere teslim edildi. Sarık, cübbe, şalvar, sakal, yakasız gömlek moda; takmayan, giymeyen, bırakmayanlara hayat kapkaranlık oda.

Çünkü başta emekli olmak üzere halk aç. Her gün yüzlerce icra, yüzlerce iflas; onlarca cinayet. Sağlığı tehdit eden, sağlığı bozan, ayıplı gıdalar.

TÜİK doğruyu söylemiyor. Seçilmişlerin yerinde kayyum. Hepimizin kimlik bilgileri Kişisel Verileri Koruma Kanununa rağmen alınıp satılıyor. Kişisel bilgi borsası sudan ucuz diyeceğim de, su da çok pahalı.

Sağlık mı, epey bir zamandır en nefret ettiğim sistem(sizlik).

Merkez bankasında kasa boş. Sahte dolar bahanesiyle milletin yastık altında tuttuğu üç kuruşuna göz diktiler. İki yüz elli binden fazla para sayma makinesi tanesi ortalama bin dolardan değişecek. Para sayma makinesi üretenler ellerini oğuşturmuş bekliyor.

Merdiven basamaklarını üçer beşer çıkan muhterem (!) özel torpille profesör, çok özel torpille rektör, daha özel torpille milli eğitimin bakanı oldu.

Sonuç, “Okullar medrese!”.

Mustafa Kemal’in askeriyiz demek artık suç.

Belediyelerin halka doğrudan dokunan hizmetlerini itibardan düşürmek, yok etmek için bilerek, isteyerek, yalan üstüne yalan söyleyerek kreşleri bile hedef aldılar.

Psikopatlar, çeteler, mafya…

İyi de nimet nereye, hizmet kime?

Hiç kuşkusuz BOP’a.

Cemaatlere, tarikatlara.

Holdinglere.

Candaş basının yandaş kalemlerine.

Dolar milyarderi araplara.

Mültecilere.

O arada, BOP mühim. Eşbaşkanlık daha mühim.

Ha, eşbaşkan deyince sormak lazım, bu akıl ülkenin kurucu değerleriyle barışık mı?

Hayır. Çünkü onlar iki ayyaş!

O zaman eli kulağında olan bu hükümet kim(ler)in hükümeti?

Açlıktan nefesi kokanlarla bir eli yağda bir eli balda olanların…

Allah Allah!

Bu nasıl bir tezdir…

Bu hükümet açlıktan nefesi kokanların iktidarı, çünkü onlar bu dünyadan çoktan ümitlerini kestiler. Tek beklentileri öte dünyada kuş sütünün dahil olduğu sofralara kurulup geri kalan zamanını birbirinden güzel hurilerle geçirmek. Bu özleme kavuşmak için cennetin yolunu ezbere bilen terlikler; yanmaz, yırtılmaz, çürümez kefenler çoktan satışa sunuldu.

Onlar ki, seçimlerden hemen önce Ahmet, seçimden sonra (Z)Ahmet, azıcık ses yükseltince (R)Ahmet oluyorlar.

Daha ne olsun!

Bu hükümet bir eli yağda bir eli balda olanların iktidarı, çünkü onların dini imanı para… Zira onların öte dünyada mutlu olmaya ihtiyaçları yok. Onlar kahvaltıyı Newyork’ta, öğle yemeğini Paris’te yiyip akşam kafayı çıtır kızlar eşliğinde Moskova’da çekmeye devam ediyorlar.

Siz de, “Vah, memleketim vah!” dediniz yüksek sesle.

Arkasından da, “Ne ne ne? Yapmayın Allah aşkına, her şey güllük gülistanlık, sen kafayı yemişsin…” dediniz, belli belirsiz!

Ve devam ettiniz, “Kafayı yemediysen bütün bunları hangi cesaretle yazdın?”

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” da o yüzden iki gözümün çiçeği, başka neden olacak?

  • YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.