Kalmadı sevginin, saygının izi
Bölündük ikiye böldüler bizi
Ya bendensin ya da diyerek sizi
Olmayan kafaya takıyor dostlar.
Bol sıfırlı aylık alan alana
“Kader!” derler aç, perişan olana
Öfkelenip çare, derman bulana
Almaz almaz kızgın bakıyor dostlar.
Ağızlar kurudu, boğazlar çöle
Döndü medyaları havuza, göle
İş paraya, pula gelince hele
Sular, seller gibi akıyor dostlar.
Çıkarır vergiye, cezaya afı
Sever cahilleri, deliyi, safı
Günden güne artan bilinçli gafı
Cesareti yürek yakıyor dostlar.
Depreme, yangına diyorlar kaza
Canı sıkılınca hava, su, tuza
Suçlu patatese, zavallı gaza
Olmadı zamları çakıyor dostlar.
Cemaat, tarikat, vakıfla, dernek
Güzelim topluma çok kötü örnek
İşine gelince olsa da seyrek
Dili bülbül gibi şakıyor dostlar.
Yürür hep şaşalı, şanlı mı şanlı
Yüreği kararmış gözleri kanlı
Kimi ekranlarda bak canlı canlı
Sabah, akşam maval okuyor dostlar.
Kayırıyor halk yerine çalanı
Hiç görmüyor vurgunları, talanı
Gözümüze baka baka yalanı
Halı gibi tek tek dokuyor dostlar.
Niye çok seviyor halkı ezeni?
Bulamadım bu denklemi çözeni
Doğru söyleyeni yazıp, çizeni
Hemen içeriye sokuyor dostlar.
Eskiden temizdik, insanlık boldu
Şimdi düzenbazlık muteber oldu
Sevgi, güven, huzur İPEKLİ yoldu
Ortam çok kirlendi, kokuyor dostlar.
yirmi şubat iki bin yirmi üç