Çanak çömlek meselesine gelmeden bir kaç soru, bir kaç yanıtla başlayalım.
1. Kör, topala nasıl gidiyor deyince, yanıt ilginç olmuş: “Gördüğün gibi!”.
2. Ey ahali, nicesiniz bakalım? “Emekli maaşı gibiyiz, kimse bizimle geçinemiyor.”
3. Bu dayı niçin bu kadar hararetli üstat? “Ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle savunursunuz*.” ondandır, başka neden olacak?
4. Pekala, insanlar gözleri açık pel pel bakarken, niye yataktan kalkmıyorlar? “Bir insanı, ancak uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyumuyor, uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz nafiledir.**”
“O zaman desenize pabucunuz dama atıldı.”
“Yok yok iç güveysinden halliceyiz.”
“Olur mu birader, çanak da patladı, çömlek de…”
Anlamadım…
Anlamayacak ne var, sormaz olaydım sekiz on kişilik sohbet ortamında hepi topu mevcut iktidarı sordum. Sevindirik olacaktım ki, hevesim kursağımda kaldı.
Biri, “Komşum aç, akrabamın çocukları sıcak çorbaya hasret, ben neyse de torunum yüreğimi yakıyor. Batasıca adımı nerden verdilerse, kaderi bana benzemiş.” dedi, iki gözü iki çeşme.
Diğeri, “Bebeyi iktidara mensup belediyenin kreşine yazdırdıydım. Kapanacak diyormuş milli maarif vekili. Bebe okuyamayacak ona mı yanayım. Bu kreş yirmi senedir kaçakmış ona mı yanayım. Özel kreşler çok pahalı ona mı yanayım. Kılıksızların yerindekiler üstüne para verelim bize gelsin diyor, niye diyor; anlamadım ona mı yanayım. Şaşırdım gitti…” diyerek tarihe tarihi not düştü.
Öteki, “Kumara karşı olan günümüz iktidarının kumarhaneleri zarar eder noktaya getirdiği doğru ama nasıl? Çünkü kumarbazlar artık kumarı iktidar sayesinde yerinden kalkmadan, cepleriyle, sanal alemde oynuyor.” sözlerinden sonra dalıp gitti.
Yaşlıca olanı ise şöyle feryat etti: “Kırk senedir bu mahallede oturuyorum. Şu binanın yerinde geniş bahçeleri olan dört gecekondu vardı. Belediye bu binaya kafayı taktı. Bura yola cephe bir arsa. Allem ettiler gallem ettiler, park yeri diyerek gecekonduları yıktılar. Hemen sonra buraya iki katlı alış veriş merkezi yapılacak, kıymetinizi bilin, hizmet ayağınıza geliyor dediler. Kandık, sevindik. Meğer belediye arsayı satmış. İnşaat izni bile çıkmış. Önce dört kat verdiler. Bir de duyduk ki izin dokuz kata çıkmış, tam 32 daire. Altı, altı yüz metre kare bir dükkan. Bir daire kaç lira biliyor musunuz? Tam dört milyon. Yav, zenginliğin anası atası mı var?”
Peki, oylar kime?
Aç olan, “Kavgalı eve kız verilmez hocam. Kime olacak?” deyince, kreş mağduru olan, “Biz kreş mi gördük ki, bebe için yanayım. Hanım olmasa veririm sanayiye altın bileziği takarım koluna… Çözerse reis çözer hocam. Başkası ne bilsin devleti…” şaştım kaldım.
“Zenginin malı züğürdün çenesini ağrıdır. Allah vermeye üçüncü dünya savaşı kapıda.” der demez bir gürültü koptu ki, hiç sormayın.
Kumar diyen, dinden girip imandan çıktı. Açım diyen, suçu ahlaksız esnafa yükledi. “Tencere dibin kara, seninki benden kara.” dedi AVM’ye sevinen dayı.
Çanak çömlek meselesi dedim, çanak çömlek patladı mı, patlamadı mı?
Sekiz köşeli kaskete çok yakışan palabıyığın sahibi derin bir nefes alıp söze girdi: “Çanak, çömlek mi kaldı ki patlasın hocam. Cep delik cepken delik / Kevgir misin be kardeşlik!***”
Noktayı ise yine bir emekli koydu, sohbet yüreğimi oydu, gönlüm çok üşüdü beyim, beynim çiğ yumurta soydu.
Eee’si şu aziz dostlarım…
“İşkembeden atıyorlar
Memleketi satıyorlar
Sonra dönüp ortalığı
Birbirine katıyorlar…****”
Peki, ortada çanak çömlek kalmamasına rağmen nasıl oluyor da hala ayakta(lar)?
“Çünkü din var dinden önce
Planı inceden ince
Hukuku silah yapıyor
Muhalefi boş görünce…
On beş, yirmi kalem buldu
TV, gazte kulu oldu
Alkış tutan mütahidin
Çebi çil çil dolar doldu…
Yarayı hızlı kaşıyor
Coşkun sel gibi taşıyor
Gerçek şu ki, benim beyim
Atı aldı Üsküdar’ı aşıyor…****”
Açıklamalar
————
* Sözün sahibi, Bertrand Russell olup, Rusell 1872 – 1970 yılları arasında yaşamıştır. Britanyalı filozof, matematikçi, tarihçi ve toplum eleştirmenidir.
** Bu tespiti Mahatma Gandi yapmıştır. Gandi, 1868 – 1948 yılları arasında yaşamıştır. Hindistan’ın ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideridir. Görüşleri Gandizm olarak anılır. Kötülüğe karşı aktif ama şiddetsiz direniş ve gerçek ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsüdür. Bu felsefe Hindistan’ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur.
*** Dizeler, Orhan Veli’nin Delikli Şiir’inden alıntıdır.
**** Dizeler şahsıma aittir.
- YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN