Şu günlerde çok canım sıkılıyor, kendimi hiç olmadığı kadar aşağılanmış hissediyorum.
Çünkü emekliyim.
Hoppala, nereden çıktı, nasıl yani, neden diyorsunuz…!
Açalım!
Malum temmuz ayı maaş artışları açıklandı. Açıklamaya göre ilk defa memurlara ve çalışanlara verilen haklardan memur emeklisi ve diğer çalışanlar yararlanamadı.
Bu yüzden grev ve toplu sözleşme hakkı olmayan memur ve emeklileri SSK ve BAĞKUR emeklileri gibi dizini kırdı oturuyor.
Otuz beş yıl çalışıp emekli olan bir öğretmen olarak yüzde yirmi beşlik zammı aldım. Maaş sabah sabah on beş dakika bile dayan(a)madı.
Şu şuraya, bu buraya, o oraya derken sağolsun cep bankacılığı sayesinde sıfırı tükettik.
Hani eskiden ödemeleri elden yapardık ya, aylıklarımızla iki üç gün dolaştığımız için paranın sıcaklığını doya doya yaşardık.
Neyse, konuya dönelim.
Yıllardır güne internetten köşe yazılarını okuyarak başlarım. Resmi gazeteyi okuyarak günü sonlandırırım.
Ara sırada da haber sitelerine dalar giderim.
Bugünlerde hangi siteye girersem gireyim şu manşetlerle karşılaşıyorum…
“Emekliye müjde, sekiz bin TL seyyanen zam imzalandı.”
“Emekli maaşları artıyor, duyuru birinci ağızdan geldi.”
“Emekli isen bu fırsatı kaçırma.”
“Emekliyi rahatlatacak haber geldi.”
“Emekliye peş peşe zam.”
“Bir tıkla on beş bin TL hesabında.”
“T. C. Kimlik kartının son numarası 0,2,4,6,8 olan emekli yaşadı.” *
“Emekliye müjde, en düşük maaşa yüzde yirmi beş zam ”
“Maaşı yedi bin beş yüz TL olan emekliler bu ay on beş TL alacak.”
Hemen açıp bakıyorum. Bakar bakmaz, hay bakmaz olaydım diyorum.
En başta üst aklın imza atarken çekilmiş fotoğrafı. Haberin altında ya banka reklamı var, ya promosyon bilgisi. Ya kredi haberi okuyorum veya asparagas yalan dolu vaatleri. Bu haber bazen doğmamış çocuğa don biçiyor,** bazen de zavallı emekli haberin üstüne bulabilirse buz gibi soğuk su içiyor.
Oysa piyasa seçim öncesi yapılan hesapsız kitapsız harcamalar, uçuk kaçık vaatler, devlet garantili ödemeler, lüks hayat merakı, iç ve dış borçlar, savurganlık, karşılıksız basılan paralar yüzünden tırısa kalktı. Piyasayı zapt etmek mümkün değil. Markete girip çıkmak beş yüz TL. Döviz yok, zorunlu giderler maaşın en az iki katı. Emekli emeklemeyi bırakın sürünüyor…!
Yedi bin beş yüz TL alan en düşük emeklinin maaşı yüzde yirmi beş artışla yedi bin beş yüz TL’ye çıktı.
Mevcut iktidarın mantığı / politikası belli: “Aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin.” ***
Boyalı basın, yandaş medya göstermelik de olsa isyan ederken, muhalefet darmadağın.
Emekli örgütsüz.
İşsizlik TÜİK’e rağmen dev gibi büyüyor.
Ev / iş yeri kiraları dudak uçuklatıyor. Ev sahibi, kiracı cinayetleri üçüncü sayfalardaki yerini çoktan aldı. Pek çok aile sokağa terk edildi.
Vergiler, örneğin trafik ve DASK gibi zorunlu sigorta bedelleri üçe, beşe katlandı. Kasko mayalanıyor.
Hizmet sektörü üretemiyor.
Doğa katlediliyor.
Kredi kartları çoktan patladı.
İşte bu ortamda haber siteleri hepimizle kafa buluyor…
“Koş emekli koş,
Bu haber pek hoş,
Hunini al yanına
Dans et, eğlen, oyna, coş…” ****
Nasıl ama?
Açıklamalar
——————–
* T. C. Kimlik numarasının son rakamları hep 0,2,4,6,8 çift sayı olur. Kimlik numarası 1,3,5,7,9 gibi tek sayıyla bitmez.
** Doğmamış çocuğa don biçmek. Türk atasözü.
*** Söz internetten alınmıştır.
**** Şiir bu satırların yazarına aittir.