Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Türkiye’nin doğal gaz ticaret merkezi olabilmesi için hukuki, ticari ve teknik engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizerek, Varlık Fonu gibi bütçe dışı uygulamalara son verilmesi çağrısında bulundu.
Demokrat Parti (DP) Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerindeki görüşmelerde söz alarak, iktidarın enerji politikalarını eleştirdi.
Altıntaş, “Doğal gazda likit bir ticaret merkezi olabilmenin yolu ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasından geçer.” ifadelerini kullanarak, bu engellerin kaldırılması halinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa Bölgesi’nde derinliği olan bir fiyat endeksi, fiyat kilometre taşı oluşturabileceğini belirtti.
Altıntaş, Türkiye’nin doğal gaz ticaret merkezi olabilmesi için hukuki, ticari ve teknik engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
“Hukuki engeller kaldırılarak, doğal gaz ticareti yapacak olan herkesin rahatça piyasaya giriş ve çıkışının sağlanması gerekir. Bugün getirilen tek ticaret lisansı önerisi eksik bir öneridir. 4646 sayı Yasa’nın temel yanlışlıklarından biri ülkeye göre ihracat lisansı rejimidir. Ancak, burada yapılması gereken tek şey bu değildir. İhracatla birlikte ithalat ve toptan satış lisanslarının tek bir lisans altında toplanarak doğal gaz ticaret lisansı tesis edilmelidir. Böylece ticaret merkezinde gaz ticareti yapacaklar tek bir lisansla gerek ithalat gerekse iç piyasada toptan satış gerekse de ihracatı dinamik bir şekilde tek bir lisansla yapabilmelidir. Bu sayede doğal gaz ticaretinde hızla gelişen swap, vadeli işlemi swapı gibi ticari enstrümanların gelişmesinin önü açılır. Ayrıca, EPDK’nin vermiş olduğu fiziki gaz ticareti için bu doğal gaz ticareti lisansının gerçek ve tüzel kişiliklerin hepsine açık olması gereklidir. İç piyasada serbest tüketici konumunda olan her gerçek ya da tüzel kişi satın aldığı veya tükettiği doğal gazın tüketemediği kısmını EPİAŞ’ta Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsalarında fiziki olarak BOTAŞ’la iletişim sisteminde doğal gazı serbestçe alıp satabilmesinin önü açılmalıdır. Ancak bu sayede derinliği olan bir likit ve doğal gaz piyasası kurulabilir. Bu nedenle, önerim ihracat lisansı, toptan satış lisansı, ithalat lisanslarının tamamının kaldırılarak tek bir doğal gaz ticaret lisansı verilmesine ilişkin bir düzenlemenin tesis edilmesidir.
Ticari engeller ve rekabetin oluşması durumunda, BOTAŞ bu piyasada bir oyuncudur, KİT olmasına rağmen diğer oyuncular gibi lisans almıştır. Siyasi iradenin BOTAŞ’ın fiyat politikası üzerinde, BOTAŞ’ın astronomik zararlarına rağmen doğal gazı sübvanse etmesi piyasada rekabet koşullarını yok etmektedir. BOTAŞ’ın bu büyük zararları KİT Komisyonuna sunulan raporlarda da görülecektir. BOTAŞ’ın Gazprom ve diğer şirketlere olan astronomik borçları bu Komisyonun konusu değildir ancak herkesin malumudur. BOTAŞ’ın mali gücünü zayıflatarak iflas durumuna getirmek, millî güvenliği tehdit edecek noktada da algılanabilir. Bu konuda, gaz ticaret merkezinin oluşturulması da en büyük engeldir.
Rekabet Kurumunun 4646 sayılı Yasa’ya göre müdahale hakkını kullanmaktan çekinmesi uygun değildir. Bu nedenle ve bu benzeri piyasa bozucu fiyat politikası uygulayanlar için açık seçik tek cümle yazılmalıdır, “Piyasada hâkim durumda olan piyasa oyuncularının EPİAŞ’da oluşan doğal gaz referansının fiyatının altında doğal gaz satışı olmayacaktır.” denilmelidir. Böylece BOTAŞ’ın zarar etmesinin önüne geçilecektir. Bu kamu yararı gerektiren bir iştir. Siyasi irade BOTAŞ’ın, cebinden sübvansiyon yaparak oy devşirmeyecektir. Eğer dar gelirliye gaz üzerinden destek verilecekse bunun yeri genel bütçedir, bütçe kanununa kaynak konulur ve oradan ihtiyaç sahiplerine gerekli destekler verilir; BOTAŞ bir KİT’tir genel bütçenin dışında bir kuruluştur.
Özellikle ihracat noktalarında ihracat kapasite kısıtlarını ortadan kaldıracak çözümler bulmak gerekmektedir. Bunun ilk yolu LNG terminallerinde yeniden yükleme imkânlarının geliştirilmesi için teşvik, küçük LNG ticareti yükleme imkânlarının geliştirilmesi, sıvılaştırma tesislerinin yapılabilmesi için teşvikler ve LNG tesis lisansında gazlaştırılma, sıvılaştırma, boşaltma, yükleme işlemlerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenleme yapılması yerinde olacaktır. Lisanslı ürün “fitting” faaliyetlerine geçmek amacıyla yapılacak başvurular için lisans alma bedeli, lisans süresi ve diğer hususların EPDK tarafından lisanssız üretim faaliyetlerine devam edecek tesislerde üretilecek elektrik enerjisi için uygulanacak fiyat ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasların Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesinden vazgeçilerek bunun EPDK tarafından yapılması uygun olacaktır.”
“Tarih boyunca devletimizin mali ve ekonomik yapısını derinden sarsan konuların başında bütçe dışı uygulamaların, icranın kaynak kullanabilmesini temin etmek maksadıyla yaratılan fonların hepsi uzun vadede Türk milletinin ve Türkiye maliyesinin başına önemli dertler ve problemler açmaktadır. Dolayısıyla, Varlık Fonu da bugün uygulamaları ve ortaya çıkan sonuçları itibarıyla Türk ekonomisine bir fayda sağlamaktan ziyade zarar sağlayacak durumdadır çünkü sürekli cari açık, dış ticaret açığı ve kontrol edilemez miktarlarda bütçe açığı veren ülkemiz ekonomisinin bütçe dışı fon oluşturması uygun değildir. Denetimsiz ve kontrolsüz bir şekilde faaliyet izninin verilmesi belki görüntüde icra makamına kolaylık sağlıyor gibi olsa da sonuçta ortaya çıkacak olan zarar kapatılamayacak kadar büyüktür. Böyle bir keyfîliği milletimizin ve devletimizin kaldırabilme gücü yoktur. Bu tür ekonomik faaliyetlerin denetim ve işleyişi sıkıntılı olarak Varlık Fonu kapsamında değil diğer metotlar uygulanarak yapılması gerekmektedir.”