Eğitim 3.0’dan geriye gidiş sürecindeyiz!

Eğitim 3.0’dan geriye gidiş sürecindeyiz!
Yayınlama: 14.06.2022 20:15
A+
A-

4.5 milyar yıllık dünyada 200 bin yıllık geçmişi olan homo sapiens “bilge insan” la başlayan İnsanlık tarihinde 2400 yıl önceki antik Yunan dönemini bir tarafa bırakarak  bugün ki anlamda “okul” dediğimiz kurum sadece son iki yüzyıldır vardır.

Eğitim 1.0 taş devrine aittir ve insanoğlu ateşin yakılmasını, avlanmayı, beslenmeyi her şeyi büyüklerinden görerek öğrenmiştir.

Sonrası usta-çırak ilişkisi ile ustadan öğrenen nerede nasıl davranacağı eğitimini alan çırak terzi, marangoz duvar ustası demirci olabilmektedir.

Eğitim 2.0 da 17. Yy ve 18.Yy a kadar Avrupa’da Latince olan İncil’i standartlarına göre yazmak, kopyalamak ve tercüme etmekle meşguller. 

Eğitim 3.0 bir Alman modelidir.  

18.Yy sonlarında Almanlar özellikle Napolyon yenilgisi karşısında çare olarak daha güçlü silahla ricat etmek ve sanayiyi geliştirmek için eğitim sisteminde köklü değişikliğe giderler.

8 yıllık eğitim dünyada ilk olarak Alman imparatorluğunun merkezi Prusya’da başlar. Gelişen sanayi devrimi ile artan nitelikli işgücü yetiştirme ihtiyacının karşılanması önem kazanır.

Şu an içinde bulunduğumuz sistem geçmişi 200 yıla dayanan, ilk 100 yılında dönemin ihtiyacı insan tipini yetiştirirken yaratıcılığı törpülemek, tek tipleştirmek, inisiyatif almamak ve rejimi savunan insanlar yetiştirmek üzerine kurulmuş bir sistemdir ve artık çağı geçmiştir ve geçmektedir.

Eğitim 3.0’a göre eğitim“ruhsal, zihinsel ve sosyal anlamda istendik insan tipini yaratmak” amaçlıdır.

18.Yy sonrası geliştirilen ezberci eğitim ile yaratıcılıkları ve farklılıkları yok eden eğitim 3.0’dan amaç dönemsel büyük bir atılım içinde bulunan sanayiye gerekli standartlara uygun işçi yetiştirmektir.

Şu anda ülkemiz eğitim sisteminin amacı da endüstriye işçi yetiştirmektir!

Ancak geldiğimiz yerde gelişen dijital endüstrinin artık o işçiye olan ihtiyacı oldukça azalmıştır ve azalmaktadır.

Aslında Eğitim 4.0 ile kendi yazılımını kendi üretebilen yapay zekaya sahip robotik sistemleri geliştirebilecek insanlara olan ihtiyaç, en gelişmiş ülke eğitim sistemlerinin en temel konusudur ve en önemli sorunudur.

Türkiye ise özellikle son 15-20 yıldır sanayileşmenin 5.0 olduğu çağda eğitim 3.0 da devam edilmesi bir tarafa, son dönemde daha da gerileme sürecine girmeyi hedef haline getirdik.

Nitekim 20. Yy da halen devam eden eğitim 3.0’da (PISA) öğrenci becerileri ve (PİAR) yetişkin becerileri araştırmasında OECD de en son sıralardayız.  

 Ülkemizde 2005’e kadar öss merkezi sınavlarda özellikle fen ve matematik de 45 sorunun ortama doğru çözüm sayısı 12-15 soru iken, bugün bu ortalama 2-3 soruya kadar gerilemiştir. 

 “Yaratıcılığı öldüren sınav odaklı vb” diyerek eleştirdiğimiz öğretmen odaklı eğitim 3.0 sisteminin bir şekilde en verimli halini bulmuşken son dönem öğretmen otoritesinin iyice yok edilerek yerine öğrenci şımarıklığının doldurmasıyla o eleştirdiğimiz eski yapıyı dahi arar hale geldik.

Özellikle orta çağcı tarikat cemaat yapılanmaları devletin tüm kurumlarına yerleşirlerken en çok da eğitim sistemimizi hedef almışlardır.

Çağdaş eğitimde sorgulayarak, analiz ederek öğrenenler beyinlerini birer imalathane gibi kullanırlarken Eğitim 3.0’danda  geriye giden yapıda sorgulamadan ezberlenerek edinilmiş bilgilerle doldurulmuş beyin, bir depo gibi kullanılır.

İmalathane gibi kullanılan beyin sürekli gelişim içindeyken, ezber bilgilerle depo gibi kullanılan beyinlerin gelişim süreci yok olurkenoradan bir patentli buluş üretecek bilim adamı çıkmaz; sanatçı ve filozof çıkmaz.

Sonuçta orta çağcıların eğitim sistemimizdeki her geçen yıl artan etkileri sonlandırılamazsa 200 yıl önceki eğitim 3.0’dan bile geriye gidişimiz sürecimiz kaçınılmaz olacaktır.

Bırakınız 30’dan geriye gitmeyi yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Eğitim 3.0 ile Bile Yaratıcı Yön Dramatik Bir Şekilde Düştüğünü Araştırmalar Gösterir!

5 yaşında ki çocuklar için NASA’nın geliştirdiği yaratıcılık testi ile yaratıcılık seviyesinin %95 civarı olduğu tespit edilir.

Eğitim 3.0 ile devam eden eğitim süreci sonrasında her on yılda yapılan testlerde yaratıcılık seviyesi hızla düştüğü ortaya çıkarken,yetişkinlik döneminde yaratıcılık seviyesinin %3-5’ler de olduğu görülür.

Eğitim 3.0’dan mezun olanlarkendisini üreten sistemin savunucusu olurken, tek tipleştirilmişlerdir.

Günümüz eğitiminin bazı okullar haricinde 70 yıl önceki eğitim siteminde çok da farklı olmadığını da biliyoruz.

 Bu durumda 21.Yy için gereken yetkinlikler nedir? Sorusuna cevap vermeyi görev edinmiş bir kurum şu an maalesef Türkiye de yoktur. 

Bu Şartlar Altında En Kritik Soru Nedir?  

Kritik soru “Türkiye’nin 3.0 seviyesinde dünya ortalamasının gerisine düşürmeye devam eden eğitim politikası ile 21. Yy insanlarının becerisini nasıl kazandırabileceğiz?” sorusudur.

Kritik sorumuzun cevabı bir tarafa, acı gerçeklerden bahsedersek 2010’dan beri dünya inşaat projelerine taşeron firmalar tedarik eden dijital bir platformda kurulan “Taşeron Bankasında” en çok aranan işçiler Çin ve Türk işçileridir. Yani tüm dünyaya ihraç ettiğimiz çoğunlukla beden gücüdür.

Ancak her şeye rağmen az da olsa yetişmiş en değerli bilim ve sanat adamlarımızın büyük kısmı ise yurt içinde ve yurt dışında birçok patentli buluşlara imza atmaktalar.

Bu geriye gidişin sonucu olarak geleceklerini bu ülkede göremeyen öğrencilerimiz özellikle son 10 yılda özellikle Anadolu ve Fen lise öğrencilerimiz yanında son dönemde lise ve orta öğretim düzeyinde öğrencilerimiz “imkan bulursam üniversiteyi yurt dışında okumak hedefimdir” demekteler!

Eğitim 3.0 İle Meslek Robotları Yetiştiriyoruz! 

Sınav odaklı sistemde ders kitabından başka bir kitap okuma alışkanlığı gelişemeyen, yaratıcılığı ve merakı yok edilmişlerin edindikleri mesleki bilgilerinin hayatın diğer alanları ile bir ilgisini sağlıklı kuramadıklarını sık gözlemleriz.  

Bazı öğretmen, mühendis, doktor avukat gibi meslek sahibi olanların mesleklerinde başarılı da olsalar sosyal hayatta, siyasette, aile yaşamlarında sergiledikleri cahilce davranışları, eğitim 3.0’ın sonuçlarıdır

 Bir örnekle açıklamaya çalışırsak,bir ekonomistin meslek yaşamında, evlilik yaşamında eşi ve çocuklarıyla olan ilişkisinde, sosyal yaşamında ve yetkin bir vatandaş olabilmesi, başarılı olabilmesi için meslek bilgilerinin yanında aynı zamanda siyaset, tarih, coğrafya, psikoloji, iletişim ve sosyoloji gibi kendisi için gerekli alanlarile kendi alan ilgisini kurabilmesi yani   birbiriyle ilgili disiplinlere bütüncül yaklaşabilmesi önemlidir.

 Mevcut eğitim sistemindetarih dersi ayrı, coğrafya ayrı, biyoloji, fizik, kimya ve matematik dil resim müzik gibi alanların birbirleriyle olan ilgisini tam kuramadan mezun olan öğrencilerden bahsedebiliriz.  Ve aldığımız derslerimizin günlük hayatımızdaki yeri ile ilgili bir bağ kuramama sorunundan bahsedebiliriz

 Ben bir aile danışmanı ve eğitimci olarak aile sorunlarıyla ilgili olarak görüştüklerimin arasında akademisyenler ve mesleğinde uzmanlaşmış ve oldukça “başarılı” olanların içinde eşi, çocuğu ve çevresi ile olan ilişkilerinde son derece sorunlu davranışlar sergilediklerini hep gözlemledim ve gözlemlemekteyim.

 Yaşam başarısını meslek başarısı yanında, evlilik başarısı ve sosyal başarı olarak bütüncül bir şekilde  tanımlarsakmevcut durumda mesleğinde başarılı fakat meslek robotları yetiştiren eğitim sisteminden  bahsedebiliriz.

Ancak her türlü olumsuzluğa rağmen sürekli gelişim içinde olanlarımız aydınlarımız, bilim insanlarımız, sanatçılarımız filozoflarımız kendilerine giydirilen gömleğe sığmayanlar, onlar bu ülkenin makus kaderini değiştirecek olanlardır.

 Ben tüm olumsuzluklara rağmen son derece umutluyum.

Çünkü her gün ikiye katlanan dünya bilgisine her an ulaşabilerek kendilerine biçilen gömleği yırtıp atanların zapt edilmesi mümkün değildir.

Üniversitelerimiz Özerk Olmalıdır… 

Üniversite demek, üniversal olan yani evrensel olan demektir.

Dünyanın en gelişmiş ülke üniversiteleri, özerk kurumlardır.

Özgür ortam sayesinde bilim ve sanat üretilir; felsefe öğrenimi yapılabilir.

Özerk olmayan yapıdan bilim adamı, sanatçı filozof çıkmaz ülke bağımsız kalamaz.   

Özerklik sıralamasında 145 ülke arasında 135. Ülke olduğumuz gerçeği devam ettiği sürece ülkenin gelişmesi ve bağımsız kalması mümkün değildir.

Eğitim Sisteminde Sağlıklı Döngüyü Kurmak Önemlidir!

Çağdaş eğitim sisteminde üretilen bilim ve sanat, lojiyi üretir.

Loji, teknolojiyi üretir. Teknoloji sanayiyi üretir. Sanayi ise finans kapitali üretir. Artan finans kapital refah seviyesini yükseltir.

Artan refah seviyesinde bilime sanata ve spora ayrılan pay artıkça kendisini üreten yapı gittikçe güçlenir.

Bilim ve sanat üretemeyen spora önem vermeyen ülkeler öncelikle kendilerini tüketirlerken yok olmaya mahkumdurlar.

Eğitim 4.0 sayesinde aklı hür, vicdanı hür ve bilimi rehber edinmiş insan yetiştiren ülkeler, aydınlanma ve sanayi devrimlerini gerçekleştiren sürekli gelişim içinde olan ülkelerdir.

Hakkı Güleç 

  Not: Gelecek hafta makale başlığım  “Eğitim 4.0 ve On Line Eğitim Sayfaları” olacaktır.

Psikolojik Danışman- Eğitimci/Yazar