Emperyal bizim ciğerimizi biliyor,onbin yıllardır bizi inceliyor,anlamaya çalışıyor ve türlü senaryolar ile bizi yok etmeye çalışıyor.
Evet bizim dış güçler diye bir düşmanımız var hiç uyumayan.
Hala sindiremedikleriyse,oyunlarını hep ve her defasında uyanıyor ve bozuyor Türk Milleti.Hangi durumda ne yapacağımızı kestiremiyor test edip analiz ediyorlarsa da her defasında gördüleri “BİZ OLMA” bilinci onları dehşete düşürüyordu.
Her kesim,hiç bir siyasi görüşe bakmaksızın aynı ortak geçmişe ,tarihe,kültüre,ahlaka,hukuka sahip,aynı ortak gelecek için kaygılanan ve bir olabilen bir ulus millet hafızası…
Ancak hiç vazgeçmediler her defasında yeniden ve yeni planlarıyla hedefe ilerliyorlar.
Dışarıdan yapamadıklarını içerimizden yapıyorlar.
Şu bir su götürmez gerçek ki,ülkemiz emperyalistlerin istediği biçimde şekillendiriliyor.
Unutmayınız ki,her kale içeriden fethedilir!
***
Eleştirme güdüsünü bir tarafa bırakıp olanları akıl süzgecimden geçirmeye çalışıyorum. Aklımda ne kadar ne varsa artık.
Tüm soru ve sorunları yazsak ne sayfalar alır ne de,mantığımız…
Aklımı işgal eden sorularım var.Bu sorulara tarafsız olarak yanıt bulabilirsek bu cevap bizi doğru noktaya götürecek.
Öyle ya,savaşta değiliz bununla birlikte nasıl işgal ediliyoruz?
Bu sessiz istila neden?
Dünyadaki bütün sığınmacıların nüfus artış hızları 5,3! Ve %20’si neden bizim ülkemizde?
Üstelik kendi vatandaşına tüp bebek desteği verilmezken,neden sığınmacılara tüp bebek desteği verilir?
Buna nasıl kimsenin sesi çıkmaz?
Bu durum mazlum ve ümmet görüntüsünden çıkalı çok olmadı mı?
Ekonomik olarak kendi halkımıza veremediğiniz hayat kalitesi,pazarların düşüremediğiniz ateşi,enflasyonun acı sancıları,konut-gıda-eğitim ve sağlık erişiminde zorlanan vatandaşlarımız varken yine bir kararname ile Irak’tan da sığınmacı kabulü yasalaşması kabul edilebilir mi?
Çifçi,emekli,işçi kan ağlıyorken ülkemizin kaynaklarından bu ülkenin sahiblerinden çok sığınmacılara aktarılması nasıl normal olabilir?
***
Ekonomik çöküşler,işsizlik,yoksulluk ve yorgunluk şöyle dursun,tüm olanlara bugünün mevcut durumuna tarafsız,partisiz ve sadece vatan parolası ile yükselip yukarıdan bakmalı fotoğrafın bütününe.
En önemlisi de,ülkemiz üzerinde değişime uğratılan nüfus yapısına ve “Ulus bilincini”,”Biz olabilme bilincini” yok etmeye yönelik mazlum ve ümmet maskesi altında yapılan GÖÇ MÜHENDİSLİĞİ ile işgal ve istilasına…
Atatürk’ün yazıp 1931’de İstanbul Devlet Matbaası tarafından yayınlanan Vatandaşlar için Medeni Bilgiler kitabının 16.sayfasında yer alan dikkat çekici parafını anlamak ve geleceğe bu çerçevede bakmak gerek.
“….Geçmiş zorbalık dönemlerinin ürünü olan bu yanlış adlandırmalar; düşmana alet olmuş birkaç gerici beyinsiz dışında millet bireyleri üzerinde üzüntüden başka bir etki yaratmamıştır.Çünkü bu millet bireyleri degenel Türk toplumu gibi aynı ortak geçmişe,tarihe,ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlardı.”
Uzun uzun tarihsel sürecini yazıp sizi yormayacağım bununla birlikte yıllardır ülkemizde oluşturulan çift kutuplu bölücü fikirler ile düşmana alet olmuş Alevi-Sünni,Türk-Kürt,Dindar-Kindar,ocu bucu şucu aşırı uçlar yaratıp bu düşmanlıklar ile bizi yıpratıp beslenenler kalenin içinde!
İçerdeler!
Gelecekte ülkemize doldurulan aynı ortak geçmişi olmayan,ahlak yapıları bize uymayan,aynı ortak gelecek kaygısı taşımayan ulus bilincinden yoksun istesekte bir ve biz olamayacağımız farklı kültür ve gelenekleri olan milyonlara Anadolu’nun kapısı açıldı,sığınmacı mazlum,ümmet adı altında..
Gelecekte eğer önlemini almassak gelecek nesillerimize bırakılacak en ciddi ve en kötü miras bu evimize doldurduğumuz sığınmacılar olacaktır.
Bugün evimize birini aldığımızda ırkı kültürü nedir diye bakmayabilirsiniz.
Ev sizindir.
İsterseniz evinizde eşyalarınızı kırar, satar size yine bir şey diyemeyiz.
Ev sizindir.
Siz şikayetçi olmadıkça bir şey yapamayız evinize aldığınız,evinize giren kişi sizi rahatsız etmiş etmemiş önemli değildir,ama bu kişi sizin dışınızdaki birilerine zarar verecek bir eyleme girişirse kapınızı kırar kişiyi, doğru hak ettiği yere götürürüz.
Ülkemize getirilen sığınmacılarda böyle!
Sığınmacılar artık ev sahibi benim demeye başladı.
Evimizi yönetmeye adayım diyor!
Bu kişi ev ailesine zarar vermeye başladı,size zarar vermeye başladı.
Sizi evden atmaya karar verdim dedi.
Oysa ki baktınız,doyurdunuz,yatacak yer verdiniz ve şimdi kişinin farklı ırktan olduğu gerekçesiyle ırkçı diyorlar ve evinizden atamazsınız diyorlar!
Biz bu kişiye evin tapusundan bir parça verdik diyorlar!
Hal böyle iken siz evin tapusunu niye veriyorsunuz ve evinizin tapusunu vermediğiniz için ya da,evden atmak istediğiniz için neden ırkçı oluyorsunuz?
Bu ırkçılık ise yüzyıl önce düşmanı neden denize döktük?
Kalsalardı!
Neden Kurtuluş mücadelesi verdiğimizi neden düşmanı yurttan atmak için oluk oluk kan akıttığımızı neden çoluk çocuk,kadın erkek,yaşlı genç demeden ölüme gidenleri unutmayın!
Kendi milletini,devletini,vatanını ve kimliğini sevmek,savunmak doğum hakkını istemek ve vatanını sahiplenmek ırkçılık değil!
Türk’e düşman olana düşman olarak savunmak,Meşru müdafaaa-i bir duygu ve haktır.
Ülkemde sığınmacı istemiyorum demek, meşru müdafaa hakkıdır.
Suriye’de savaş var diye gelen sığınmacıları misafirperverliğimizle tanımlayabiliriz,bununla birlikte sınırlarımızdan akın akın gelen Afganları,Afrikalıları hangi nedenle geldiklerini sorgulamak gerekmez mi?
Kendi vatanında sığınmacı olarak gelenlerin üstünlüğü her gün endişe vereceği tehdit ve ahlaksızlıkları,sokaklarımızda yok olan güvenlik ve ülkenin tüm kurum ve alanlarında senden daha öncelikli olmaları sana yapılmayan maddi desteklerini ödemeleri ve çoğalmaları için verilen maddi manevi teşviklerini sorup sorgulamaya “NEDEN” demeye değmez mi?
Çünkü neden sorusu tüm gizli büyüsünü bozan en tehlikeli sorudur.
KORKMAYIN,SORGULAYIN!
Bir olayın sebebini sorgulayamıyorsanız size sunulan sebep ile yetinmek zorunda kalırsınız.
Bİr olayın sebebini sorgulamak için de, neden ve nasıl sorularını sormak gerek bu iki soruyu soran İnsanı kimse kandıramaz.
Atalarımızdan aldığınız Türkiye’yi evlatlarınıza yaşanabilir ve özgürlükler ile teslim etmek istiyor ve Türkiye göçmenistan olmasın istiyorsan,bütün bu olanları partin için degil!! Kendin için,çocukların için,sevdiklerin için düşünmeye değmez mi?
Demem o ki,ben bir vatansever olarak bu ülkeyi Kuran ve yüz yıldır aynı kaderi paylaşan,aynı ortak gelecek için kaygılanan 29 farklı etnik kimlikten her vatanseveri Türk milleti adıyla çok seviyorum.
Aynı hisler ile ortak kaygılarınızın olmadığı ve bize uymayan kültürleri ile ülkemizi sessizce işgal eden istilacıları sevmem mümkün değil!
Türk milleti çatısında kabul etmem mümkün değil!
Ülkeme ve milletime saygısızlık yapan tehdit içeren bu istilaya dur demek vatanımı, kimliğimi, benliğimi savunmak meşru müdafaa hakkıdır.
Ben sessiz istilayı reddediyor ve kendimi savunuyorum.
Sen de evinin kapısını kilitle mahremiyetini, koru sessiz istilaya dur de!