Laikliği Savunmak | Suay Karaman Yazdı

Laikliği Savunmak | Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 08.10.2023 22:05
A+
A-

28 Eylül 2023 Perşembe günü Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret eden Kemal Kılıçdaroğlu; “Laiklik bizim olmazsa olmazımız. Laikliği her yerde, her ortamda savunduk.  Elbette bundan sonra da savunmaya da devam edeceğiz. Anayasadaki laiklik maddesini sahiplenmek hepimizin görevi. Laikliğe saldırı var. Mücadele ediyoruz. 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesine karşı tüm milletvekilleri ile birlikte Adalet Bakanlığı’nın önüne giden bensem, benim laiklik anlayışım sorgulanamaz. Ben çünkü laikliği savunan birisiyim. Benim en temel görevlerimden birisi de budur zaten” dedi.

Bu sözler hep bilinen klasik ve demagojik Kemal Kılıçdaroğlu söylemidir, bunun yanında yine yuvarlak cümlelerle topluma boş umut verilmesi işlevi de bulunmaktadır. Çünkü bu ziyaretteki söylemler, hemen hemen her yerde yapıldı ama laikliğe sahip çıkılmadı, savunulmadı.  Kemal Kılıçdaroğlu’nun halen altılı ganyana bel bağlayarak, %48 oyu kendi oyu sanması ve başarı görmesi aldatmacadır. Bunun yanında kurultayda cinsiyet kotasını %50 yaparak, devrim gerçekleştireceklerini ve partide demokrasinin nasıl işleyeceğini herkese gösterecekleri gibi anlamsız ve boş sözlerle toplumun gazı alınmaktadır.

Laikliği savunan biri “laiklik tehlikede değildir” diyebilir mi? Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir hilafetçiyi cumhurbaşkanı adayı yaparak mı laikliği savunacaksınız? Abdullah Gül gibi gerici birinin peşinden giderek laiklik savunulabilir mi? Tarikat ve cemaatlerin baskısıyla yapılan pek çok laiklikle çelişen işleri görmezden gelerek, laiklik savunulmaz. 4-6 yaşındaki küçük çocuklara kuran kursu verilmesine sessiz kalarak, laiklik korunamaz. ‘Değerler eğitimi’ adı altında yapılan dinsel çalışmayla imamların devlet okullarına sokulmasına tepki vermeden laiklik savunulamaz. Diyanet Akademisine onay vererek laikliği savunamazsınız. Türban için yasa teklifi vereceksiniz ama bütün bunlara karşın laikliği her zaman savunduğunuzu ve hep savunacağınızı açıklayarak, sadece kendinizi ve biat edenleri kandırabilirsiniz. Özetle danışmanları Fetö terör örgütü üyesi olan genel başkan, laikliği savunamaz. Fetö terör örgütü üyesi olarak aranan milletvekili ve benzerleriyle laiklik savunulamaz. Hain Şeyh Said ve Seyit Rıza güzellemeleriyle laikliğin savunulamayacağı bilinmelidir.

Tarikatların ve cemaatlerin hem yasadışı, hem de laikliğe aykırı oluşumlar olduğunu CHP genel başkanı olarak açıklayabiliyor musunuz? Yoksa bunları yasaklayan yasanın artık yürürlükte olmadığını mı düşünüyorsunuz? CHP’nin Altı Ok’undan birisi olan laiklik ilkesi, yobazlara göz kırparak ve helalleşerek savunulamaz.

Partiye demokrasi getireceğim diyerek 13 yıldır tek adam yönetimiyle genel başkanlıkta yol alan Kemal Kılıçdaroğlu, saygınlığını ve güvenilirliğini yitirmiştir. Proje olarak dış güçlerin kendisine verdiği görevi yerine getirmektedir; bu görev CHP’yi kimliksizleştirip, ilkelerinden, kuruluş ayarlarından saptırmaktır. Bu konuda başarılıdır; ortaya yeni CHP çıkartılmıştır. Böyle sindirilmiş ve özünden saptırılmış bir muhalefet sayesinde AKP yıllardır iktidardadır.

Anayasa değişikliği konusunda AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan’a “Sen önce anayasaya bir uy” diyen Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili “anayasaya aykırı ama evet oyu vereceğiz” demişti. Tayyip Erdoğan’ın anayasaya aykırı olarak 3. kez adaylığı konusunda “3. defa adaylığı anayasaya aykırı ama mağdur olmasın diye itiraz etmeyeceğiz” demişti. Siyasi iktidarın anayasaya aykırı tutum ve davranışlarına ses çıkarmayıp, hatta destek vermek hukuk devleti ilkelerini açıkça çiğnemektir. ‘Yetmez ama evet” söyleminden sonra Kemal Kılıçdaroğlu ile “anayasaya aykırı ama evet” söylemi geliştirilerek, bugünlere gelmemiz sağlandı.

CHP İstanbul il başkan adayı Cemal Canpolat, bir televizyon programında, CHP’de ‘tartışmasız’ yenileşme ihtiyacı olduğunu söyleyerek; “Kılıçdaroğlu’nun oturduğu koltuk, Mustafa Kemal’in oturduğu koltuktur. Kılıçdaroğlu’na saldırmak, Mustafa Kemal’e saldırmaktır” diye konuştu. Büyük tepki çeken bu söylem, kişilikleri, kültürleri ve ahlaki durumları tartışmalı olan kişilerle yol alınamayacağını gösteren bir örnektir. Kısaca biat kültürünün esiri olmaktır. Peygamber soyundan geliyor dedikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu şimdi Atatürk ile özdeşleştirmek, büyük densizliktir, ihaneti saklamaktır.

Laikliği savunamayan, Altı Ok’u özümseyemeyen, kuruluş ilkelerine aykırı politikalar yürüterek, helalleşme bataklığında çırpınan bu yeni CHP yönetiminin kesinlikle değişmesi gerekir. Ancak bu değişimin yönetime aday olan eskimiş partililerle de olmayacağı bilinmelidir; fikirlerle, ideolojilerle, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılıkla olmalıdır.

Azim ve Karar

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.