Laiklik Meclisi : “Karşı devrim fitilini ateşleyen Sivas Katliamı’nın asıl sorumlularını biliyoruz!”

Laiklik Meclisi ’nden sert açıklama: “Karşı devrim fitilini ateşleyen Sivas Katliamı’nın asıl sorumlularını biliyoruz!”

Laiklik Meclisi : “Karşı devrim fitilini ateşleyen Sivas Katliamı’nın asıl sorumlularını biliyoruz!”
Yayınlama: 06.03.2025 20:09
A+
A-

Laiklik Meclisi, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde yaşanan ve 33 aydın, sanatçı ile 2 otel çalışanının devlet gözetimi altında yakılarak katledildiği Sivas Katliamı hakkında çarpıcı bir açıklama yaptı. Açıklamada, bu katliamın münferit bir olay olmadığı, tıpkı 6-7 Eylül olaylarında, Maraş ve Çorum katliamlarında olduğu gibi, Gladyo bağlantılı paramiliter grupların merkezi bir plan dahilinde harekete geçirildiği ve bu sürecin Laik Cumhuriyet’i ve anayasal düzeni hedef alan bir şeriatçı kalkışma olduğu vurgulandı.

Laiklik Meclisi, saldırının “Laik Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!” sloganlarıyla gerçekleştirildiğini hatırlatarak, Sivas Katliamı’nın Türkiye’de uzun yıllardır yürütülen karşı devrim sürecinin bir parçası olduğunu belirtti. Açıklamada, bu katliamın, devletin gözleri önünde gerçekleştiği ve yargı sürecinin bilinçli bir şekilde cezasızlık politikasıyla yürütüldüğü ifade edildi.

Failler Örgütlü Suç Kapsamında Yargılanmadı, Zaman Aşımıyla Korundu

Laiklik Meclisi’nin açıklamasında, katliama katılan 15 bin civarındaki fail arasından yalnızca 124 kişinin sanık sandalyesine oturtulduğu, ancak bunların örgütlü suç kapsamında değil, bireysel suç çerçevesinde yargılandığı belirtildi. Açıklamada, Türkiye’de sol davalarda istikrarlı bir şekilde uygulanan “örgütlü suç” kapsamının, faşist ve şeriatçı kalkışmalarda olduğu gibi, Sivas Katliamı’nda da bilinçli olarak uygulanmadığı ifade edildi.

Bunun sonucunda, katliam faillerine zamanaşımından yararlanma yolu açıldığı, böylece yargılananların büyük bir kısmının mahkûmiyetten kaçtığı ya da cezasının düşürüldüğü belirtildi. Açıklamada, bu yargı pratiğinin bir sonucu olarak, Sivas Katliamı Davası’nın 14 Eylül 2023 tarihinde ‘zamanaşımı’ bahanesiyle tamamen düşürüldüğü vurgulandı.

Anayasa Mahkemesi Kararıyla 17 Fail Daha Tahliye Edildi

Laiklik Meclisi, Anayasa Mahkemesi’nin son kararıyla kalan 23 failden 17’sinin daha tahliye edilmesini ve kalan 6 kişinin de tahliyelerinin gündemde olmasını sert bir dille eleştirdi. Açıklamada, bu kararın, siyasi iktidarın “yeni hukuku” doğrultusunda, laik Cumhuriyet’e ve hukukun üstünlüğüne karşı işlenen suçların nasıl örtbas edildiğini gösterdiği ifade edildi.

“Bu karar, bir büyük utanç olarak yargı tarihimize kazınmıştır” denilen açıklamada, Sivas Katliamı’na ilişkin davaların, yıllarca havanda su dövülerek zamana yayıldığı, böylece asıl faillerin korunmasının sağlandığı belirtildi.

“Karşı Devrim Fitili 1993’te Yakıldı, Bugün Patlamaya Hazır Bir Bomba Olarak Üzerimizde Duruyor”

Açıklamada, Sivas Katliamı’nın yalnızca geçmişte kalmış bir olay olmadığı, karşı devrim sürecinin bugün hız kazanarak devam ettiği vurgulandı.

Laiklik Meclisi, “1993’te yakılan karşı devrim fitili, bugün ülkemizin üzerinde patlamaya hazır bir bomba olarak durmaktadır” diyerek, şeriat düzeni kurma aşamasına gelen bu sürecin ancak halkın örgütlü mücadelesiyle durdurulabileceğini belirtti.

Son olarak, tüm yurttaşlar laiklik mücadelesine güç vermeye ve Laiklik Meclisi’nin çağrısına kulak vermeye davet edildi.

Açıklama şöyle:

“1993 yılının 2 Temmuz’unda “Laik Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak!” sloganlarıyla Sivas’ın Madımak Oteli’nde kuşatılan 33 aydın, sanatçı ile 2 otel çalışanı devlet gözetimi altında yakılarak acımasızca katledildi.

Tıpkı 6-7 Eylül olaylarında, Maraş ve Çorum katliamlarında olduğu gibi, Gladyo bağlantılı paramiliter grupların merkezi bir plan dâhilinde harekete geçirildiği bu katliam da devletin gözü önünde, Laik Cumhuriyet’i ve anayasal düzeni hedef alan şeriatçı bir kalkışmaydı.

Sivas katliamına ilişkin yıllardır süren davada ise, diğerlerinde olduğu gibi, ne paramiliter grupların devlet içindeki bağlantıları ne de itirafçı sanık beyanları ile ortaya çıkan taşeron ve sair örgütlere dokunuldu. Nereden talimat aldığı belli olan bu grupların hiçbiri örgüt faaliyetinden dolayı yargılanmadığı gibi ceza da almadı. 15 bin civarında olduğu bilinen Sivas katliamı  failleri içerisinden sadece 124’ü sanık sandalyesine oturtulurken; bunlar da ancak bireysel suç kapsamında yargılandı.

Ülkemizde, sol’a karşı istikrarlı bir yargı pratiği olarak uygulanan “örgütlü suç” kapsamı, faşist veya şeriatçıların yargılandığı çoğu davada olduğu gibi, Sivas Katliamı Davası’nda da uygulanmadı. Yine bu davada da katliam faillerine zamanaşımından yararlanma “ödülü” sunularak, birçoğuna mahkûmiyetten; mahkûm olanlara ise kalan cezalarını çekmekten kurtulma yolu açıldı. Bunun sonucunda Sivas katliamından hüküm giyerek ceza alanların sayısı iyice azaltıldı; kalanlarsa son günlerde benzer bahanelerle bir bir tahliye edilmeye başladı. 30 yıl boyunca zamana yayılan, ancak hiçbir şekilde Laik Cumhuriyet’e ve anayasal düzene yönelik bir kalkışma ve Gladyo yargılaması olarak ele alınmayan bu davaların sonuncusu da 14 Eylül 2023 tarihinde ‘zamanaşımı’ bahanesiyle düşürülerek, yargı tarihimize bir kara leke daha olarak kazındı.

Benzer birçok siyasi cinayet ve katliam davasında olduğu gibi, bir kaç tetikçiye yönelik “Kasten (adiyen) insan öldürme” davası olarak açılan Sivas Katliamı ana davasında da, sonradan açılan diğer davalarda da, klasik yargılama(ma) yöntemleri ile failler korundu.  Duruşmalar yıllarca havanda su dövülerek zamana yayılırken; 2005 yılında mevzuatımıza giren “İnsanlığa karşı suç” tartışmaları ile de Gladyo’nun ve anayasal duzene karşı şeriatçı  kalkışmanın üzeri iyice örtüldü.

Ancak, siyasi iktidarın “yeni hukuku” bununla da yetinmedi. Anayasa Mahkemesi kararıyla geçtiğimiz günlerde kalan 23 failden 17’si daha tahliye edilirken, diğer 6 sanığın tahliyelerinin de yolda olduğu bilgisi verilerek büyük bir utanca daha imza atıldı.

Açıktır ki, 1993’teki kalkışma ile bugün hız kazanmış olan karşı devrim sürecinin hedefleri aynıdır. Onlarca yıldır toplumumuzun laiklik ve Cumhuriyet’le bağını kesmek için yapılan katliamlar ve işlenen cinayetlerde rol alanlarla, bugün karşı devrim cephesinin unsurları aynı menzile doğru koşmaktadır.

1990’larda Sivas’ta, Laik Cumhuriyet’e yönelik yakılan karşı devrim fitili bugün ülkemizin üzerinde her an patlamaya hazır bir bomba olarak durmaktadır. Demokrasiyi ve anayasal düzeni tamamen ortadan kaldırarak, şeriat düzeni kurma aşamasına gelen bu bombayı etkisiz hale getirmek, karşı devrimi durdurabilmek ve bu emperyalist projenin gerçek sorumlularından hukuk önünde hesap sorabilmek için tüm yurttaşları laiklik mevziinde buluşmaya ve laiklik mücadelesine güç vermeye çağırıyoruz.”

Atatürk ve Cumhuriyetten Yana Taraf Haber Merkezi