Dün akşam CHP genel başkanı sayın Özgür Özel, kendi deyimiyle iki forvetiyle bir araya geldi. Gündem malumunuz ; ‘’ Cumhurbaşkanı’’ adaylığıydı. Görüşmenin ardından yüzlerin güldüğü, altında birlik ve beraberlik mesajlarının verildiği bir karede paylaşıldı. Ziyadesiyle memnun edici. Güzel.
Görüşmenin ertesi yani bugün, sayın Yavaş rehavetten ve ayrıştırmanın önüne geçecek olgunlukla bir açıklama yapıp kamuoyuna ön seçime katılmayacağını bildirdi.
Öncelikle eğer ki dün ki görüşme gerçekten fotoğraftaki kadar samimiyse, bu samimiyet ipine sarılarak ayrışmadan kavgalara, saray manipülasyonlarına mahal vermeyerek sandığın ivedi şekilde halkın önüne gelmesi için içe değil, dışa dönük akılcı bir politikayla mücadele verilmeli
Erken seçim ilan edilmiş de adayda karar kılmak kalmış gibi bir algıyla partiyi içe kapatacak, olası adayların destekçileri tek vücut gelinde iktidara karşı mücadele edecekken, birbirlerine düşürecek erken bir ön seçim olmamalı. Bu tür demokratik güzelliklerin, demokrasinin normal akışta olduğu ülkelerde olduğu ve şu an memlekette ki demokratik düzenin anormal olup, iktidarın şapkadan tavşan çıkartma yeteneği unutulmamalı.
(Tam da bu hususta olgunluk gösteren sayın Yavaş’ı tebrik ediyorum.)
Yineliyorum. Birilileri usansa da, bıksa da yineleyeceğim. Toplumun gerçekleri ortadadır. Ekonomik darboğaz, barınma problemi, liyakatsizlik, hukuksal anormallikler vs.vs. Kırmızı kartçı normalleşme eğilimli muhalefet eğilimi kati surette olmamalı. Lider siyasetine toplumun alışkın olduğu bu düzende, lider ağırlığı hissedilmeli. Lider topluma tüm unsurlarıyla her an entegre olmalı. Kayıkçı kavgalarında masaya yumruğunu vurmalı. Siyasi magazin malzemesi olmadan, topyekun bir muhalif oluşumun öncüsü olmalı. Gerçekleri sürekli haykırmalı…
Evet, önümüzde duran maalesef bir gerçekte bu. 50+1 Garabeti. Malumunuz bu garabet mecbur ittifaklar doğuruyor. Kola kutusunu koysak kazanıyoruz gibi saçma sapan söylemlerin rehavetine ve fonlayanın kim olduğu belli olmayan anketlere güvenilmemeli. En büyük anketin sandık gerçeği olduğu unutulmamalı. Doğal olarak ittifaklar olacaktır olmalı da bu hendeği atlamak için. Ancak 20 tane oyu alması bile şüpheli eski koltuk değneklerine, bol keseden vekillikler verilmemeli. Atatürkçü vatanseverlerin, memleketi dert edinenlerin oyları, siyasal İslamcı, eski köyün çobanlarına hibe edilmemeli. Önüne ardına bakmadan, çapına kitlesine takılmadan sağa sola ‘’Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı’’ da dağıtılmamalı. Ee haliyle bir masa kurulsa da, travmalarımızı hortlatacak bir masa olmamalı. En azından adı da 6’lı olmamalı. Menfaatsizler masasına, derdi Cumhuriyet ve Demokrasi olanlar oturtulmalı. Sonrası toplumun takdirine bırakılmalı.
Aday kim olmalı? İsim yok tarif var. Cumhuriyet ve Demokrasi ilkelerini benimseyecek, güçlendirilmiş parlamenter sisteme ivedi şekilde dönüş ilk işi olacak, kurtuluşun kuruluşta olduğunu bunu da çağa uydurarak muasır medeniyete erişmenin bilincinde olacak, halk ile dertlenecek ve dertleşecek, makamın Atatürk’ün makamı olduğunu asla unutmayacak her kimse o olmalı…
Birde, aday olacak kişi parlamenter sistemi ( kuşkusuz çoğunluğun isteğidir.) tesis edeceği için, geleceği makamın hem en yüksek makam olduğunun, hem de siyaseten de bir final olduğunu unutmamalı, AKP’li Binali Yıldırım’dan örnek vereyim. Son Başbakandı. Sonra kendini İBB için yarışır halde buldu. Yani aday olacak kişi Cumhurbaşkanlığı yapıp fabrika ayarlarına döndükten sonra, Başbakan adayıyım diye meydana çıkarsa… Maazallah… Kulaklara küpe… Kalın selametle.