Bayram… 28.03.2025 – Melih Demirel Yazdı

Bayram… 28.03.2025 – Melih Demirel Yazdı
Yayınlama: 28.03.2025 19:03
A+
A-

Bayram, yarından sonra… Tabi öyle bir hava, bir telaşe yok ama yine de en azından takvim açısından bayram… Derdi ya eskiler, nerede o eski bayramlar diye… Hani millet birbirine gidip gelmeleri eskiye göre azalttığından, artık şeker toplayan çocukların yokluğundandı o sitemler… Peki ya şimdi?

Biz mozaik olarak güzel bir toplumduk. Komşunun komşu ile etnik bir problemi yoktu, aramıza bir fitne girdi ; ‘’ Politik’’, kutuplaşıp komşumuzu kaybettik. Kapılarımızı eksilttik.

‘’Laiklik’’ ti adına yurt dediğimiz büyük evimizin direği, inançları çıkarlara kurban etmesin, inanan inanmayan sömürülmesin diye sapasağlam dururdu, 1923’de diktiğimiz temelle… Sonra Bezirganlar dadandı evimize, sallandı direğimiz, yıkılmasa da… Artık eskisi gibide değiliz…

Öyle çok bir şeyimiz yoktu, ama gözümüzde de  bir şey kalmazdı. Umutluyduk en azından, az ile yetinen çocuklardık, sonra içimize emparyal bir hırs girdi, teke düştük kendimizi kaybettik… Bir çentik daha eksildik…

İki tek vurup memleket kurtaranda vardı soframızda, yaratana beş vakit el açanda… teyzelerimiz muhafazakardı, eşleri yorgun solcu demokrat… Sonra hangi elle yemek yiyeceğimize bile karışıp  fetva verenlerin, gölgeleri düştü soframıza… Çatıldı kaşlarımız, bir karabulut ile dağıldı masamız, tekçiye Allahsız, muhafazakara yobaz dedik… Bir çentikte orada yiyerek eksildik…

El öpenlerin çok olsun diyen yaşlılarımız vardı ama, kendinden büyüğüne el öptürenimiz yoktu, bunu da görüp biz ezildik,  işte orada çentiğin büyüğünü yeyip bir kere daha eksildik…

Çocuklar demiştim, artık şeker toplamayan yoksunluğu hissedilen çocuklar… İşte o çocukların son kuşağı bizdik, bir sonrakilere devredemedik bu işleri… Biz umutluyduk ya hani, hadi bir nevi de paçayı kurtardık diyelim şimdikilere göre… İşte biz bizden sonra gelenlere, umutsuzluğu ve gelecek kaygısını devrettik. Şeker yerine keder topladılar heybelerine. Bir çentikte burada yedik, bu sefer büyük eksildik…

Annelerimiz vardı, sokağa çıkarken duvar saatine muhalif, akşam ezanını eve geri dönüş emri olarak belleten… Bilirdi ki , en fazla düşeriz dizimiz kanar. Hadi bilemedin misket yüzünden komşu çocuğunu ya döver yada dayak yeriz… Bilirdi, başımıza en fazla gelecek şey kendi sakarlığımızdan kaynaklı olur, gözü arkamızda kalmazdı… Sonra ciğersizler dadandı mahallelerimize, dizi kanayan çocuklardık ya en fazla, canımıza kast eder oldular, şerefsizlerin kirli emellerinde geleceğimizi çaldılar, dizimiz kanıyordu ya hani en fazla, hani en fazla komşu çocuğu döverdi ya bizi, şimdilerde sabilerin soğuk bedenlerini bir bir topraklara koydular… Mahallelerimiz boşaldı sonra, kapı önleri sessiz kaldı, çürüdük, bu sefer bir değil bin çentik yedik… Kocaman eksildik….

Bayram diyordum değil mi? Bayram… şu ara sadece uzun  istirahat zamanından ibaret olup, fazlası olmayan, iki tane  görselle kutladığımız bir bayram daha…

Neyse, karartmayalım daha enseyi… Daha da doldurmayalım yarın umuda bakacak gözleri…
İnanıyorum efendim, inanıyorum böyle yazıp çizsem de, bir çift mavi gözden aldığım cesaretle güzel bayramlara inanıyorum. Karabulutların ardından doğacak pas parlak güneşe inanıyorum… El öpenleri çok olacak ihtiyarlara  (bu sefer) inanıyorum, mahallelerimizi cıvıl cıvıl edecek seslerden artık rahatsız olmayacağımıza da inanıyorum.  Güneşi karşıladığımız ilk baharda  çıkacağımız ilk milli etkinliğimiz mangalda, artık lüks olmayacak olan etlerimizi hazırlarken,  çöpe atacağımız ilk köhne şeyin ‘’Politik ayrılıklarımız’’ olduğuna inanıyorum…

Öyle Romantik Solculuk falan değil yani,

Gerçekten inanıyorum…

Tüm Yurttaşlarımızın Ramazan bayramını kutluyor, birlik ve beraberlikten noksan vermediğimiz nice güzel bayramlara ulaşmayı diliyorum.

Bayramdan sonra görüşmek dileğiyle…

Esen kalın…

1994 Ankara doğumlu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Maliye bölümü mezunu. Evli, bir kız çocuğu babası.