Milli eğitim bakanı kaçtı – Yusuf İpekli Yazdı

Milli eğitim bakanı kaçtı.
Nasıl, nasıl, nasıl; anlayamadım…
Doğru, doğru okudunuz, çünkü ben yanlış bir laf etmedim.
Peki, hangi bakan?
Hangi ülkenin bakanı?
Ne zaman?
Kanıt…
İnan olsun ne yalan var, ne hilaf.
Fotoğraflar da mevcut, canlı yayın görüntüleri de…
Tanıklar, tespitler…
“Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, soru(n)lardan kaçtı.”
Şaka…
Yok yok, anasınıfı çocuğunun bile bir iki cümle ile yanıtlayacağı sorularla karşılaşınca makam arabasına binip ciddi ciddi ve koşar adım kaç-tı!
Peki, bir süre önce “öğretmenleri fonluyoruz” diyen, “tarikatlar ve cemaatler sizin için olmasa bile bizim için sivil toplum örgütüdür, protokoller kapsamında onlarla çalışmaya devam edeceğiz” deme cüretini gösteren, “ben de bana uygun öğretmen seçeceğim” diyerek mülakatı meşrulaştırma gayretine giren ve en önemlisi “Atatürk’ü, cumhuriyeti, bilimsel ve laik eğitimi” ağzına almayan, antidemokratik uygulamalarıyla tarihe geçen üst aklın baş kahramanı, sicili hiç de temiz olmayan milli eğitim bakanı neden kaçtı?
Oysa bu bakan, ÇEDES projesi adı altında okulları medreseye çevirmiş; mezuniyeti, kimliği, kişiliği tartışma konusu olanları bile sırf medrese eğitimi versinler diye sınıfa kadar sokmuştu.
Bakan, bu uygulaması yoluyla halen okullarda görevli mevcut din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerine güvenmediğini açık seçik ortaya koymuş, gözlerinin içine baka baka, hatta gözlerinin içine soka soka onları yetersiz bulduğunu dile getirmişti(r).
Tamam da, bakan neden kaçtı?
- Bakan, sadece öğretmenlerden, velilerden, öğrencilerden, kamuoyundan değil hayatın gerçeklerinden kaçtı.
- Bakan, taban maaş uygulamasını kaldırdığı için özel okullarda, özel eğitim merkezlerinde, devlet okullarında açlık mahkumu, mülakat mağduru, asgari ücretle çalışan kahramanlardan kaçtı.
- Bakan, atanmayan öğretmenlerden kaçtı.
- Bakan, özel okulların kıyafet, kaynak kitap, servis, yemek, sosyal etkinlik adı altında tavan yaparak veliye “yeter artık” dedirten fahiş fiyat uygulamasından kaçtı
- Bakan, apartman dairesinde faaliyet gösteren özel okulların sanal sınıflarında okuyan devamsız öğrencilerinden kaçtı.
- Bakan, sanal üniversitelerin dağıttığı sahte diplomalar gerçeğinden kaçtı.
- Bakan, açlıktan derslere konsantre olamayan çocuklara bir öğün kahvaltı / yemek ver(e)mediği için utandığından kaçtı.
- Bakan iftiraya uğrayan öğretmenden, dayak yiyen öğretmenden, öldürülen öğretmenden, tacize uğrayan öğretmenden; öğrencisini, meslektaşını, velisini taciz eden öğretmenden kaçtı.
- Bakan, lise geçiş sınavlarında, üniversiteye giriş sınavlarında sıfır çeken öğrencilerden kaçtı.
- Bakan taşınması gereken öğrencileri taşımaktan kaçındığı için kaçtı.
- Bakan okullara adrese dayalı öğrenci kaydı yapılmış olmasına rağmen, velilerden bağış adı altında istenen bir iki maaş tutarında kayıt parası istendiğinin ispatlanması üzerine, söylediği yalanların gece yarısı affına dönüşmesinden korktuğu için kaçtı
- Akıl almaz uygulamaların kahramanı olarak tarihe geçecek olan bakan islamileşmek adına icat ettiği icraatların sonunda aynı mahallede misket oynadığı kişilerin hedef tahtasına oturmayı başardığı için kaçtı.
- Bakan, başta Suriyeliler olmak üzere arapça sevicilere tanıdığı imtiyazların sadece bilimsel eğitimi savunların değil her kesimin sorunu haline geldiğini gördüğünden, korkusundan kaçtı.
- Ve bakan okulları temizletmekten kaçtı.
Görüldüğü gibi, Türkiye yüzyılı maarif modeli gibi çağ dışı müfredatın mucidi kaçak bakanın kaçma sebebi çok ama şu günlerde en önemlisi okulların temizliği…
Soru şu: “Okullar pis mi, temiz mi?”
Pis!
Neden?
Tasarruf tedbirleri yüzünden, kaynak yok…
Ey, eğitimin milli bak-anı; eğitimden, sağlıktan, güvenlikten tasarruf olmaz.
Tasarruf, olsa olsa zengine verdiğiniz teşvik ve destekleri kesmekle olur.
Tasarruf, saraylara döktüğünüz milyon milyon dolarları yok etmekle olur.
Tasarruf, yağlı ballı maaşlardan vaz geçmekle olur.
Tasarruf, kur korumalı mevduattan, geçiş garantili köprülere, hasta garantili hastanelere, uçuş garantili hava alanlarına ulufe dağıtır gibi dağıttığınız dövizlere “hayır” demekle olur.
Tasarruf, içerden ve dışardan hesapsız kitapsız, üstelik çok yüksek faizle alarak nereye harcandığı bilinmeyen borçları borçla kapatmaya son vermekle olur.
Ey, eğitimin milli bak-anı, hazır ol, “Temizlik imandandır.” hadisine dayanarak soruyorum: “Temizlik imandan mıdır, değil midir? Temizlik imandansa okullar neden pis? Temizlik imandan değilse niçin hala kindar ve dindar nesil yetiştirme peşindesin?”
Kaynak yok diyorsun ya, kaynak var(dı).
Sen bilmiyorsan ben söyleyeyim yerini.
Öğren, olur mu?
Hani şu Türkiye yüzyılı maarif modeli nedeniyle mevcut ders araç gereçlerini kaldırıp çöpe atarak yerine ürettiğin yeni ders araç ders araç gereçleri var ya, ülkeyi yüzyılların gerisine götürecek ders araç gereçleri yuttu, yuttu. Elini avucunu yandaşa aktardın yandaşa.
Bu gerçeği Mısır’daki sağır sultan duydu, gördü; bir tek sen duymadın, görmedin ya helal olsun be sayın bakan…
Helal olsun!
- YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİNTIKLAYIN